Bu yılki şenlikte de güzelik yarışması, Edip Akbayram gibi bir ustanın konseri, dans gösterileri vardı. Ama Seferihisar’daki şenliği bayram havasına dönüştüren asıl etkinlik özellikle mandalina üreticisi için büyük önem taşıyordu. Çünkü Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’in söyleyişiyle belediye tarafından satın alınan bir tesis, dünya üzerinde ilk defa bir üretici birliğine devredildi bugün.
Seferihisar’ın markalaşma yolunda adım adım ilerleyen mandalinasının işleneceği, ihracatının yapılacağı, aynı kalitede sürdürülebilir bir üretimin gerçekleştirileceği tesisin üreticiye devri gerçek anlamda bir şenlikti mandalina üreticileri için.
Tesis sayesinde üretici bundan böyle ürününü aracısız olarak işleme ve pazarlama olanağına kavuşacak. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan ihracat yetkisi de alan tesis, ilk ihracatını Sırbistan’a yaparken, daha şimdiden mandalina rekoltesinin yüzde 20’sini üreten üreticiyi de çatısı altında toplamayı başarmış.
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, “En çok umuda ihtiyacımız var” derken, bu çalışmanın çevre ilçelere de örnek olduğuna değiniyor. Niye kooperatif değil de birlik? sorusuna Soyer’in yanıtı, “Kooperatif kar edinçe üyelerine kar payı dağıtıyor ama birlikte öyle değil. Elde edilen kar birliğin bünyesinde kalıyor ve kurumsal büyüme sağlayabiliyor” oluyor:
13. Mandalina Şenilği’ni gerçek bir kutlamaya çeviren etkinliklerden bir diğeri de aynı zamanda ilçede kurulan mandalina fabrikası. Bu fabrikayla yere dökülen mandalinanın, ikinci kalite ürünün de reçelle dönüşeceğini belirten Soyer, bu yıl okullarda süt yerine mandalina suyu dağıtacaklarını açıklıyor.
Seferihisar Belediyesi’nin 13 yıldır düzenlediği Mandalina Şenliği, mandalina üreticilerinin yanı sıra yerli halkın yaşamına da dokunuyor. Seferihisarlılar ilçede yapılan bu tür etkinliklerden son derece memnun. Belediyenin Mandalina Şenliği’ne İzmir’den ve çevre ilçelerden binlerce konuk gelirken, festival alanında yapılan satışlar herkesi memnun ediyor.
Pazar yerindeki çay ocağı sahibine şenlik günü kaç çay sattığını soruyorum. “1000 ile 1500 bardak arası” diyor elindeki bardaklara çayları koyarken. Normal günlerde bu satışın ortalama 100-150 bardak düzeyinde olduğunu vurguluyor.
Keçi peyniri üreticisinin standında akşam saatleri 40. koliyi açan genç, “Yorulduk, ama iyi satış yaptık abla” diyor.
Küçük el işi filelerini “bereket fileleri” adıyla pazarlayan genç kadın, Sığacık pazarında 10 parça ürün satarken şenlik sırasında en az üç katı daha fazla satış yaptığını söylüyor.
Seferihisarlı bal satıcısı Burhan Gönül, “Bu şenliklerin etkisi bütün yıla yayılıyor. Bundan önce Tohum Takas Şenliği vardı. Onun yansımasını hem burada hem yıl içinde gördüm. Burada en az yüzde 50 fazla satışımız oldu. Artık Sığacık’a gitmiyorum. Seferihisar da çok hareketli” derken sevinçli.
Evde yaptıkları Seferihisar’ın ünlü tatlıları oklavadan sıyırma ve cevizli kalburabasmalarından kalan son malzemeleri toparlayan Özlem Karakılıç ve Beyhan Ceyhan, “Salı pazarından daha güzel bu şenlikte satış yapmak. Her zaman 150 liralık satış yapıyorsak bugün en az 300 liralık satış yapmışızdır” diyorlar yorgun sesleriyle.
Mandalina Şenliği’nin de diğer şenliklerin de tartışmasız en çok iş yapan standları gözlemeci kadınlara ait. Gün boyu, tam bir rekabet içinde başlarını kaldırmadan gözleme yapan kadınlardan Sevim Dikmen’in yanına gittiğimizde, “Bu son hamurum. Hamur bitti ama ben de bittim” diyor. Kaç tane yufka açtığını sorduğumda, “En az 200-250 vardır bugün. Bugün kendi rekorlarımızı kırdık” diyor sevinçle.
Akşam saati çıkan serinlikte yün örgüleriyle satış yapmaya çalışan kadınlardan birisi de Figen Önkur. Tezgahında genç bir kız, annesiyle bere seçmeye çalışırken konuşuyoruz bir ara. “Sığacık’ta üç bere satıyorsam bugün 10-15 bere sattım. Keşke daha çok şenlik düzenlense” diyor o da.
Gödence Köyü’nden gelen Emine Karar ise kendi yaptığı tarhanaları, sabun, zeytin ve çeşit çeşit otları sıralamış tezgahına. “Sana ne kadar satış yaptığımı diyemem şimdi. Ama her zamankinden iyiydi” diyor keyifli gülümsemesiyle.
Pazarın sonunda halka açık tuvalet var. Hamza Işıksoy erkek , eşi ise bayan tuvaletine bakıyor. Tuvaletlerin kapısında uzunca bir kuyruk. Hamza Bey, “Hafta içi burada erkeklerin tuvaleti açık. Günde ya bir ya iki kişi gelir pazaryerinde. Ama bugün belki bin kişi gelmiştir” diye yanıtlıyor sorumu.
İşin özü Seferihisar’da “yavaş” ama “emin adımlarla” gerçekleşen dönüşüm, değişim herkesin yaşamına dokunuyor usul usul. İnsanları daha üretken, daha çalışkan, daha verimli, bir topluma dönüştürmeye başlayan bu hareket en çok kadınların yaşamına değiyor gibi görünüyor.
Kadınları harekete geçiren değişimin, toplumu daha ileriye götüreceğinden kim kuşku duyabilir ki…
Category: Köşe yazıları