Gelişmeleri izleyen, endişe duyan İzmirliler, “Kültürparkıma dokunma” diyor
İzmir’in havadan çekilmiş fotoğraflarına bakarken, vakit gündüzse uçakla kente inerken ya da bir gökdelenin en üst katından kenti izlerken hep aynı hüzünü duyuyorum. Onbinlerce konutun arasında sıkışıp kalmış, bir avuç yeşil alan görmek yüreğimi daraltıyor.

“Kent merkezinde mezarlıklar dışında nefes alınabilecek neresi var?” diye düşündüğümde, aklıma ilk gelen yer Kültürpark oluyor ve bu kez içim ferahlıyor. Adımımı attığım andan başlayarak içimi açan çamların kokusu, gözümü dinlendiren yemyeşil bitkiler, hele çiçeklendiyse manolya ağaçları, yaşları benden çok çok büyük, binbir emekle dikilen palmiyeler? Hepimizin belleğinde, fotoğraf albümlerinde unutulmaz yeri, öyküsü olan heykelleri seyretmek iyi geliyor. Ancak, bu kentte doğup büyümüş, hatta ilk adımlarını annesinin elleri arasında Kültürpark’ta atmış bir İzmirli olarak, son günlerde sosyal medyada paylaşılan söylemler beni de endişelendiriyor.

“İkinci derece doğal sit alanı” ve “tarihi sit alanı” olarak tescil edilmiş, kentin merkezindeki kültürel mirasımız Kültürpark göz bebeğimiz. Kültürpark’a ilişkin İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı ve Mayıs ayında tanıttığı bu özel alan içindeki değişimleri içeren proje taslağı son dönemde kamuoyunda daha çok tartışılıyor. Taslak, kentini seven, kentteki değişime duyarlı İzmirliler’in kafasında soru işaretleri yaratmayı sürdürüyor. Sosyal medyada dile getirilen endişeler, belki de yeterince aydınlatılmamış kentlide güvensizlik duygusu oluştuğunu gösteriyor. Gelişmeleri izleyen, endişe duyan İzmirliler, “Kültürparkıma dokunma” derken, kentteki sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, mimarlar, mühendisler ise projeye tepkilerini her fırsatta dile getiriyor.
“Daha fazla yeşil” denmişti

İzmir Büyükşehir Belediyesi “yıl boyu, gece ve gündüz yaşayan” bir Kültürpark hedeflediğini belirtiyor. Projeyle alandaki bina yoğunluğunun azaltılacağı, yeşil alan miktarının 21 bin metrekare daha artırılması öngörülüyor. Başkan Aziz Kocaoğlu, İzmir Enternasyonal Fuarı’nın yeniden canlandırılmasını hedefleyen projeye ilişkin bilgi verirken, “Kültürpark’ı yeniden daha çok yeşil, daha az bina ve daha fonksiyonlu, tıpkı eski yıllardaki gibi, İzmirlilerin doya doya kullandığı bir alan haline getirmek istiyoruz. Kültürpark’ta dünyadaki yeniliklerin sergilendiği, tasarımların sunulduğu bir fuar hedefliyoruz” diyor. Proje kapsamında Kültürpark’taki mevcut bitki varlığının saptanacağını, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi işbirliğiyle mevcut 7 bin 709 ağacın coğrafi bilgi sistemine işlenerek “bitkisel bilgi sistemi” oluşturulacağını belirtiyor.
Ağaçların envanteri çıkarıldı

Büyükşehir Belediyesi’nden önceki gün geçilen haber bülteninde proje kapsamında Kültürpark’ın ağaç ve bitki envanterinin de Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile yapılan bir çalışmayla çıkarıldığı bilgisi paylaşıldı. Kültürpark alanı içindeki 7 bin 709 ağacın tek tek sisteme kaydedildiğini, karantina zararlısı barındıran ve diğer ağaçlar için tehlike oluşturan ağaçların belirlendiğini açıklandı. Kültürpark’a 633 yeni ağacın daha dikilmesinin kararlaştırıldığı çalışmayla ilk defa Kültürpark’taki bitki varlığı reel olarak belirlendiği ve ilk defa baştan sona bir bitki rölevesi çıkarıldığı belirtildi. Kültürpak’la ilgili projenin ilk adımlarından biri de bu çalışmayla atıldı.
Neden içimiz rahat değil?

“Büyükşehir Belediyesi’nin açıklamalarına karşın neden içimiz rahat değil, neden sosyal medyada Kültürpark’ta ağaç kesileceği, Kültürpark’ın betona yenik düşeceğine ilişkin ardı ardına sorular soruluyor, projeye ilişkin bu kadar eleştiri yapılıyor? diye sormadan edemiyor insan. Bu gelişmeleri ve aklımıza takılan soruları Mimarlar Odası Genel Sekreteri, geçen dönem Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan Topal’a sorduğumuzda, gelişmeleri endişeyle karşıladığını belirterek şunları söylüyor:
“Oradaki sorun ağaç kesilip kesilmemesi değil. Sorunun esası Kültürpark’a yeni bir yapının yapılacak olması. Orası Kültürpark. Kültürpark işlevi dışındaki bütün yapıların oradan çıkarılması gerek. Bunun için çok önceki yıllarda koruma kurulu kararı var. Ayrıca benim anımsadığım kadarıyla Kültürpark’ta şu anda kullanılan fuar hangarları, büyük fuar yapıları fuar başka yere taşındığı zaman yıkılıp kaldırılacaktı. Şimdi bunu kaldırıp yerine 30 bin metrekareye yakın bir kongre merkezi düşünmeyi, Kültürpark’ın hem tarihi nitelikleri hem kentin içindeki aşağı yukarı tek yeşil alan olması nedeniyle doğrusu endişeyle karşılıyorum.”
Kimse korumadan söz etmiyor

Hasan Topal, Kültürpark’ın ikinci derece doğal sit ve tarihi sit alanı ilan edilmesinin buranın korunacak alan olmasının kanıtı ve belgesi olduğuna dikkat çekiyor. Kültürpark’a ilişkin kimsenin korumadan söz etmediğine değinen Topal, “Bu korunacak alan için öncelikle koruma amaçlı imar planlarının yapılması gerekir. Bu imar planlarının da koruma kavramına, koruma konseptine ve koruma anlayışına ve kültür ve tabiat varlıkları koruma yasasına uygun olması gerekir. Dikkat ederseniz korumadan kimse söz etmiyor, 30 bin metrekare yeni yapı yapmaktan bahsediliyor. Bir alana 30 bin metrekare yapı yaparak nasıl koruyorsunuz orayı?” diye soruyor. Yıkılacak alanların yerine tepecikler yapmak yerine, oraların yeşil alan olarak değerlendirilmesi gerektiğini dile getiriyor.
Kongre merkezinin ayrı bir plan kararı olduğunu anlatan Topal, “Kültürpark’a yapı yapmak, sadece ‘yaparım – yapmam’ ikilemiyle tartışılamaz. Bunun muhtemelen ilgilileri hukuki yönlerini araştıracaklardır. Geçmişte yeraltı otoparkının yapılmasında da çok ciddi davalar söz konusuydu. Bu meselelerin çok yönlü, çok aktörlü oturulup tartışılması gerekiyor. Bu bölgede kongre merkezi ihtiyacı varsa ‘Basmane çukuru’ olarak bilinen alandaki belediye hissesinde yapılabilir” diyor. Tüm bu söylemlerde koruma kavramının öne çıkması gerektiğini vurgulayan Topal, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Eğer bir tarihi sit alanında, doğal sit alanında koruma amaçlı imar planı yaparsanız, mümkünse en az yapıyı yapmanız belki de hiç yapmamanız gerekir. Sadece günübirlik orayı kullanacak insanların, gereksinimlerini karşılayacak mekansal donatılar yeterli olacaktır ki; Kültürpark’ın yeteri kadar bu alanları var içinde. İzmir Sanat var, yıkacaklarını söyledikleri İsmet İnönü Sanat Merkezi, Tarih Sanat Müzesi var. Burayı bozmayan daha da geliştiren, sağlıklaştıran orayı daha çok kullanmayı özendirecek, betondan ve aşırı yapılaşmadan süratle arındırılmasını sağlayacak bir konseptin özendirilmesi gerek. Tasarım tasarım diye, başka şeyler yapmanın yeni şeyler eklemenin; Kültürpark’a tepeler, dağlar eklemenin gereği yok ki.”
Kültürpark, kültürel miras
Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emel Kayın ise farkl bir açıdan bakıyor konuya. Doç. Dr. Kayın, “İzmir Enternasyonal Fuarı ve Kültürpark’a içinde yer aldığı kentin ve ülkenin toplumsal, ekonomik, ideolojik, mekânsal tarihine mal olmuş bir ‘hafıza alanı’ olarak bakabilseydik, bu yeri ‘modernin mirası’ olarak görmemiz ve onu yeniden tasarlamaya kalkışmak yerine özgün karakteri doğrultusunda koruyup sağlıklaştırarak yaşatmamız gerektiğini elbette düşünebilecektik” diyor. Doç. Dr. Emel Kayın, İzmir Enternasyonal Fuarı ve Kültürpark’ın, Erken Cumhuriyet Dönemi modernleşme ideallerinin bir temsilcisi olarak tasarlandığını ve “özgün bir tasarım olduğunu” dile getirirken, şu görüşleri paylaşıyor:

“Erken Cumhuriyet Dönemi’nden günümüze geride bıraktığımız üç çeyrek yüzyıla ait toplumsal, ekonomik, ideolojik, mekânsal hafıza İzmir Enternasyonal Fuarı ve Kültürpark’ın üzerine yazılıysa, arzuladığımız her tasarımı, her inşayı, her yıkımı burada gerçekleştirmemiz elbette ki mümkün değil. İzmir Enternasyonal Fuarı ve Kültürpark’ın sağlıklaştırılması öncelikle bir ‘yeniden tasarım sorunu’ değil, ‘var olan tasarımın, var olan kültürel peyzajın, var olan tarihin, var olan hafızanın korunması’ sorunudur. Alanda yer alan plansal, mimari, sanatsal ve peyzaja dair değerler modern yaklaşımla tasarlanmış ve miras olarak günümüze ulaşmıştır. O halde döneminin modern tasarım anlayışının bir belgesi olan ve tarihsellik içeren bu kentsel mekân için, alanın yeni peyzaj kararları ve yeni inşalarla yabancı kılınacağı bir tasarım yerine, özgün tasarımını ve biriktirdiği hafızayı ortaya çıkaracak bir koruma-sağlıklaştırma projesinin hazırlanmasına ihtiyaç var. Yeni park tasarımları, yeni sergi merkezi ve İzmir Enternasyonal Fuarı ve Kültürpark’a yüklenmek istenen onlarca talep ya da arzu içinse, kentin çeşitli bölgelerinde sayısız gelişme alanı bulunmakta.”
(Fotoğraflar: Hüseyin Erciyas)