Son yıllarda ailesinde yaşlı bireyleri olan çoğu kişi aynı soruyu geçiriyor aklından: “Çok unutmaya başladı, yoksa alzheimer mı?” Emin olun bu soruyu sadece siz değil, dünya üzerinde yaşayan milyonlarca insan soruyor.
Türkiye Alzheimer Derneği İzmir Şubesi konuya dikkat çekmek için yıl boyunca farkındalık çalışmaları yaparken 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü’nde de “Unutanları Unutmuyoruz” sloganıyla etkinlikler düzenliyor. Bu yıl pandemi nedeniyle etkinliklerini dijital ortama taşıyan ve 20-21 Eylül tarihlerinde “Covid-19 Pandemisinde İzmir Alzheimer Günleri” adını taşıyan toplantılar düzenleyen Türkiye Alzheimer Derneği İzmir Şubesi Başkanı Belgin Karavaş ve Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Evde Bakım Derneği İzmir Şube Başkanı Doç. Dr. Nil Tekin ile toplumda sayısı her geçen gün artan demans ve Alzheimer hastalığını konuştuk. İzmir’in durumunu, yerel yönetimlerin çalışmalarını, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü’nde yaptıkları dijital buluşmayı, derneğin Dijital Torun Projesi’ni, pandemi döneminde yaşanan sıkıntıları ve çözüm önerilerini sorduk, Sayın Doç. Dr. Tekin ve Sayın Karavaş yanıtladı. Ben de sizlerle paylaşıyorum:
– Öncelikle pandemi süreci hastalarınızı, hasta yakınlarınızı nasıl etkiledi? Herkes evdeyken dernek olarak ne yapabildiniz bu süreçte?
Belgin Karavaş – Mart ayından beri neredeyse tüm dünyayı etkileyen pandemi süreci Alzheimer hasta ve hasta yakınlarımızı çok daha kötü etkiledi. Bilindiği gibi Alzheimer hastalığı zor yaşanan bir süreç. Hastalarımızın evde kapalı kalması onlarda daha çok duygu, davranış bozuklukları yaşamalarına neden oldu. Hasta yakınlarımızın bizleri arayarak “Ne yapacağımızı şaşırdık, gündüz bakıma gelenler genel olarak sabahları kapıda okula gideceğim diye bekliyor, biliyorsunuz benim hastam sakindi ama çok agresifleşti” diye sıkıntılarını dile getirdiler. Sorular artınca biz de yeni projeler ürettik. Yönetim olarak hasta ve hasta yakınlarımız için “Dijital Torun” projemizi geliştirdik. Dijital Torun projemiz Dünya Alzheimer Federasyonu’nda da tanıtıldı. Projemizi iki yıldır “Yaşla dost ol” projesi doğrultusunda sürdürüyoruz. Etkinliklerimize Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 12/A sınıf öğrencileri ile başladık. Kimisi örgü videosu çekti gönderdi, kimi çocuklarıyla torunlarıyla görüşemeyen yaşlılarımızı görüntülü arayarak sohbetler ettiler. Mutlulukları görülmeye değerdi. Yamanlar Leo Kulüp gençleri de müzik videoları çekip gönderdiler. Geri dönüşlerimiz çok güzeldi. Sosyal medyayı gençlerimiz aracılığıyla çok etkin kullandık, bu süreçte devam edecek yine projemiz. Ayrıca hasta yakınlarımız için konusunda uzman hocalarımız ile Instagram hesabımızdan gelen soruları cevapladık, bilgilendirme eğitimleri verdik. Ekim ayında bu eğitimlerimiz tekrar başlayacak. Ayrıca pandemiden önce hasta yakınlarına evde verdiğimiz psikolojik desteği pandemi döneminde, isteyen hasta yakınlarımızla da sürdürdük.
– Önemli bir halk sağlığı sorunu olan demansın yükünün pandemi sürecinde daha da arttığı dile getiriliyor. Öncelikle dünyada ve Türkiye’de kaç alzheimer hastası olduğu tahmin ediliyor?
Doç. Dr. Nil Tekin – Demans, en sık görülen formuyla Alzheimer Hastalığı (AH) yaşla birlikte görülme riski artan, hastada oluşturduğu engellilik durumu, bakıcı yükü ve bakım maliyeti ile toplumu etkileyen önemli bir halk sağlığı sorunu. Demans dünyada 50 milyon kişiyi etkilemektedir. Tüm Türkiyede tahmini 600 bin ile 1 milyon arası rakamdan söz edebiliriz. İstatistikler yalnızca tanı konan ve tedavi alanların sayısı. Tedavi almayan, bunayan ya da doğal olarak görülen tanı almamış, demansın ilk evresinde fark edilmemiş hastaların olduğunu da düşünüyoruz.
– İzmir’de demanslı sayısı ne kadar? Yerel yönetimlerin nasıl bir desteği var size, hasta yakınlarına?
Doç. Dr. Nil Tekin – İzmir de de 6-7 bin civarında bir sayı öngörüyoruz. Yerel yönetimlerin yıllar içinde ilgisi artıyor. İzmir’de en önemli hedeflerimizden biri gündüz yaşam ve bakım evlerinin sayısını artırmak. Çok ihtiyaç var İzmir’de.
Belgin Karavaş – Her geçen gün artan hasta ve yaşlı sayısını göz önünde tutarsak İzmir’deki gündüz bakım evleri yeterli gelmiyor. Gündüz bakım evleri Alzheimer hastası olanlar için “nefes alma” yerleri demektir. Biz buradan yola çıkarak önemini her toplantıda vurguluyoruz. Bu amaçla dernek olarak yıl boyunca farkındalık toplantıları düzenliyoruz yerel yönetimlerle birlikte. Bu yıl 20-21 Eylül tarihleri arasında “Covid-19 Pandemisinde İzmir Alzheimer Günleri” başlığıyla olarak düzenledik panellerimizi. Yerel yönetimler üst düzey yöneticilerle katıldılar toplantılara. 20 dijital etkinliğimizin ana konularından biri gündüz yaşam ve bakım evleri konusuydu. Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, bu konuda ilçede yaptıkları güzel çalışmaları anlattı. Gaziemir bu konuda gerçekten çok önemli ve örnek çalışmalar yapıyor. Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay panelimizde Bahriye Üçok Mahallesi’nde beş katlı bir yapının Alzheimer Evi olarak hizmete sunulacağını müjdeledi. Yine Çiğli’nin Büyükşehir Belediyesi’nin hastalar ve onların ihtiyaçlarını karşılamak için güzel çalışmaları var. Bornova’da da bu konuda çalışmalar yapıldığını biliyoruz ama pandemi nedeniyle gecikti sanıyorum. Gündüz bakım evi olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir tane var, ikincisinin pandemiye takıldığı söyleniyor. Bütün bu çalışmalar hasta yakınlarımız ve bizim için çok sevindirici.
– Hasta yakınlarının hastalık sürecinde yaptığı en önemli hata ne sizce? Hastalığın geç keşfi mi? Aile büyüklerinin yeterince gözlemlenmemesi mi ya da fark ettiklerinde ne yapacaklarını bilememek mi?
Belgin Karavaş – Alzheimer hastalığı genelde yaşlı hastalığı olarak bilinen ve önemli belirtisi unutkanlık olan bir hastalık. Hasta yakınları “Yaşlandı artık biz bile unutuyoruz” diye düşünebiliyorlar ve kabullenmeleri çok zor olabiliyor. Dolayısı ile teşhis geçilebiliyor. Halbuki erken tanı bu hastalıkta da çok önemli.
– Yakınlarında Alzheimer olduğunu düşünen kişiler ilk ne yapmalı? Nereye başvurmalı? Aile bireyleri nasıl bir planlama yapmalı?
Belgin Karavaş – Yakınında bu hastalık olduğunu düşünen hasta yakını hiç zaman geçirmeden alzheimer konusunda uzman nöroloji, psikiyatri, geriatri doktoruna başvurarak tanı almaları gerekir. Hastalığı kabullenerek hastalarına sevgi, sabır ve şefkatle bakmaları önemli. Ve gerektiğinde her aile bireyinden destek almalılar. Ayrıca gündüz bakım evlerinden, derneğimizden de destek alabilirler. Bu konuda derneğimizin salı toplantıları oluyordu. Hem hasta yakınları hem ilk evredeki hastalarımız, bakım verenler katılıyordu. Pandemi nedeniyle bunları ne yazık ki yapamıyoruz. Ama bu yıl için toplantıları sosyal medya üzerinden yapmaya karar verdik. Ekim ayında başlayacağız diye düşünüyorum paylaşımlara.
Doç. Dr. Nil Tekin – Aile bireylerinin hastanın bakımı için yapabilecekleri konusunda, online yaptığımız toplantımızda değerli hocalarımız hastanın adaptasyon konusuna dikkat çekmişlerdi. Şöyle ki; bakım verenler aile büyüklerine evlerinde bakmak isteyebiliyorlar. Çocuklar zaman zaman aralarında paylaşıyorlar süreci. Bu bakım süresinin 15 gün ya da 10 gün gibi kısa tutulması hasta üzerinde olumsuz etki yaratabiliyor. Gidilen yere hasta adapte olana kadar zaman geçiyor. Adaptasyonu kolaylaştırmak için tanıtıcı özelliklerin öğretilmesi, özellikle de tanıdık yüzlerle bir arada olunmasını öneriyoruz. Yer değişikliği ve sosyal izolasyon hastada etkili olabiliyor.
– Pandemi döneminde hastalar ve yakınları nasıl etkilendi?
Belgin Karavaş – Normal zamanda dahi hastahaneye götürülmesi zor olan alzheimer hastalarımız pandemi döneminde hiç gidemediler. Dernek doktorlarımız, hasta yakınlarımıza eğitimlerle ve özel telefonları ile durumlarını öğrenerek onlara yardımcı olmaya çalıştılar. Bizim dernek olarak herhangi bir hastahane ile bir anlaşmamız yok. Ancak hastahanede görevli hocalarımız ile sürekli irtibat halindeyiz ve hastalarımıza çok yardımcı oluyorlar.
Pandemi Alzheimer hastalarını geriletti
Doç. Dr. Nil Tekin – Pandemi sürecindeki sosyal izolasyonun hastalarda gerilemeye, hasta yakınlarında da büyük bir tükenmişliğe yol açtığını gözlemledik. Dünya Alzheimer Günü nedeniyle online olarak yaptığımız toplantılarda Türkiye Alzheimer Derneği’nin Denizli, Eskişehir, İstanbul, Mersin, Tarsus, Fethiye şubelerinin yöneticilerini dinledik. Bu süreçte imdat seslerinin çok yükseldiğini dile getirdiler. ‘Ajitasyonlar, agresyonlar, sinirlilikler arttı. Pencereler, kapı kırıldı. Bazılarında ‘banane ya tavrı oldu, boş vermişlik oldu. Hastamı çıkartman gerek’ diyenler oldu bilgisini paylaştı bizimle şube yöneticilerimiz. Bakım verenlerin çok bunaldığına dikkat çekildi yine. Gündüz yaşam evlerinin kapalı olmasının sıkıntıları paylaşıldı. O nedenle bakım verenlerin sağlığı da çok önemli diyoruz bu süreçte. Sevdiği şeylerle ilgilenmesi evden dışarı çıkamıyorsa bir akrabasını, yakınını telefonla arayarak hastayla konuşmasını sağlaması, bu sırada onun da nefes alması önemli. Uçak anonslarında söylendiği gibi, “Oksijeni önce kendimize bağlamamız gerek” diyorum ben her zaman. Biz iyi olabilirsek hastamıza da iyi bakabiliriz. Bu süreçte belirtmeliyim ki, derneğimizin “Dijital Torun Projesi”, hastalarımızı, yaşlılarımızı sık sık telefonla aramak, hatırını sormak, onları doktorlarımızla sosyal ortamda buluşturmak, sorunlarını iletebilme olanağı bulmaları iyi sonuçlar aldığımız uygulamalar oldu.
– Pandemi sürecinde “evde bakım hizmetleri” de büyük bir önem kazandı. Ancak “evde sağlık hizmetleri” normal zamanda hastalara yetemezken, pandemide demans hastalarına zamanında ve gerekli yardım gidebildi mi?
Doç. Dr. Nil Tekin – Evde sağlık hizmetleri alan geniş bir kesim var. Halkımızı da bu konuda dernek olarak bilgilendirmeye çalışıyoruz, nereye başvurmaları ve nasıl başvurmaları gerektiğine dair. Evde sağlık hizmet sunumun gelişimi önemli. Pandemi döneminde dışarı çıkamayan sağlık hizmet sunucularına başvuramayan demans hastaları için de iyi bir hizmet kaynağı. Pandemi döneminin özellikleri nedeniyle talebin de arttığı bilinmekte. Evde bakım Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (AÇSHB) ve yerel yönetimlerle bazı çalışmalar ve hizmetler mevcut. Özellikle sosyo ekonomik sorunlar yaşayan ailelere destek var. Daha formal ve toplumun tüm kısmını kapsayacak şekilde hizmetler tüm dünyada bakım sigortalarıyla işlevsel hale geliyor. Bakım sigortasının gelişimi önemli bir konu.
– Evde bakılan hastalar şu dönemde kurumda bakılan hastalara göre “korunma” açısından daha şanslı gibi görünüyor. Şu dönemde kurumlarda kalan hastalarda çok ciddi kayıplar olduğunu duyuyoruz. Bu konuda yeterince önlem mi alınamadı mı kurumlarda?
Doç. Dr. Nil Tekin – Aslında tam olarak öyle olmadığını düşünüyorum. Kurumlar açısından hastalanlar ve kayıplar oldukça sınırlı sayıda aslında o da daha çok pandemi başında. Hızlı ve etkin önlemler alındı. Kurumlar ziyaretçi kabul etmiyor, personel testle içeri girerek 14 günlük ve ya 10 günlük sürelerle dışarı çıkmadan kalıyor. Dünyaya örnek bir uygulama ile yaşlıların korunduğunu düşünüyorum. Kurumlarda çalışan tüm personele de özverili çalışmalarından dolayı minnet duyuyorum.
– Pandemi sürecinin artarak süreceği konusunda uyarılar var. Kurumlarda kalan hastalar ve evde kalan hastalar için nasıl önlemler alınmalı?
Doç. Dr. Nil Tekin – Bu konuda halkımız da çalışanlarımız da giderek daha fazla bilgi sahibi oluyor. Sağlık Bakanlığı’nın ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın internet sayfalarındaki genelgeleri takip etmek önemli. Pandemi süresince özellikle kurumlarda kalanlar için izolasyon çalışmaları devam edecek görünüyor. Söylemek isterim ki; dünya tarihinde bir çok pandemiler gördü insanlık. Aşılarla tedavilerle bunların üstesinden geldi. Covid-19 için de aşı çalışmaları devam ediyor, başarılı olacağımızı, sürecin bir noktada değişeceğini düşünüyorum. Ancak Alzheimer haastalığının hala kesin bir tedavisi yok, aşısı yok. Bu hastalık pandemiden sonra da bizimle olacak. Onun için ev içinde egzersizimizi, dijital ortamlarla da olsa sosyal iletişimizi devam ettirelim. Lütfen bakım verenler kendilerine bakmayı unutmasınlar. Onlara pandemiden sonra da ihtiyaç var.
– Hastalara evde bakan personelin eğitimi konusunda derneğinizin eğitim çalışmaları var mı?
Belgin Karavaş – Derneğimizin bire bir hasta bakıcı eğitimi kursu yok. Daha önceki yıllarda Buca Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nın açmış olduğu kurslardan yönlendirebiliyorduk. Geçen yıl Dokuz Eylül Üniversitesi’nin açmış olduğu hasta bakım kurslarından yararlandık. Ancak maalesef pandemiden dolayı tamamlanamadı.
Doç. Dr. Nil Tekin – İzmir de dahil olmak üzere devlete bağlı kurumlarada Yaşlı Bakım Teknikerlerinin istihdamları başladı. Üniversitelerin meslek yüksek okulları özellikle yaşlı bakım teknikerlerinin sayıları artmış durumda, gelecek günlerde onlara ihtiyaç kadar istihdamları da önem kazanacak görünüyor. Derneğimiz bu konuda bilgi almak isteyenlere destek olacaktır.Derneğimizdeki gönülden gönüllülerimiz, insana emek veriyorlar. Gönüllü olmak isteyenleri dernekte birlikte çalışmaya davet ediyoruz. Çünkü insana emek mutluluk demek.
Belgin Karavaş – Son olarak ben de şunu iletmek istiyorum, pandemi sürecinin ne kadar devam edeceği henüz belli değil. Bu süreçte birbirimize destek olmamız çok önemli. Derneğimiz tüm vatandaşlarımıza açık. Derneğin etkinliklerinin ve çalışmalarının takibini ve desteğini sürdürmeleri çok önemli, “İzmir Unutanları Unutmuyor”. Derneğimizin etkinlikleri her yıl giderek artan bir ilgi görüyor. Dijital Torun Projemize şimdi Masal Okuma Projemizi de ekliyoruz. Gençlerimiz okudukları masallarla, masallarla eşleşen çizdikleri oyun kartlarıyla hastalarımıza destek olmayı sürdürecekler. Projelerimizde gönüllü yer almak isteyen gençlerimiz 0 553 760 67 69 numaralı telefonu arayabilir, onlarla çalışmaktan çok mutlu olacağımızı belirtmek isterim.