Hasan Mertoğlu, 63 yaşında bir demiryolcu. Tam 33 yıldır bu meslekte. Bilecik’in Mekece İstasyonu’nda görevli olan Mertoğlu bir yol bekçisi. Mesleğe yol personelinin en alt görevi olan geçit bekçiliğiyle başlayan Hasan Mertoğlu Vezirhan’daki lojmanından Mekece İstasyonu’na, her gün 18 kilometre yürüyor. Sabah 08.00’de yola çıkan Mertoğlu, akşam 16.00’ya kadar süren mesaisi süresince 18 kilometreden sorumlu. Kışın soğuğu, yazın sıcağı dert etmeden 33 yıldır bu mesleği yapan Hasan Mertoğlu birkaç yıla emekli olacak. Günde yürüdüğü 18 kilometre koymuyor da Mertoğlu’na, “İlla ki insanca muamele” diyor sıkıntıyla. Sıkıntısı kısım şefinden. “Gözün görmüyor, kulağın duymuyor senin” diyen Kısım Şefiyle ne yaptıysa uzlaşamamaktan sıkıntılı. Sorunu aşamazsa şube şefine derdini anlatmakta kararlı Hasan Mertoğlu. Emekli olmaya ramak kala, huzurla, tatlılıkla veda etmek istiyor işine…En son ne zaman tatile çıktığını soruyorum Hasan Bey’e, “Son iki yıldır tatile çıkmadım. Borcumu ödemek zorundayım” diyor. “Peki sinemaya, tiyatroya gider misiniz?” soruma “Yok, zaten öyle yorgun oluyoruz ki eve geldiğimde…” diye yanıt veriyor. TCDD Genel Müdürlüğü Eğitim ve Öğretim Dairesi Başkanlığı Yol ve Geçit Kontrol Memuru Geliştirme Semineri için Türkiye’nin dört bir yanından Antalya’ya gelen Yol Dairesi çalışanlarıyla birlikteyiz. Demiryolu Yapım ve İşletim Personeli Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (YOLDER) Genel Başkanı Özden Polat’la birlikte, hemen hepsi dernek üyesi yaklaşık 20 kişiye yakın yol personeli var yanımızda. Özden Polat, Yol ve Geçit Kontrol Memuru Geliştirme Semineri’nde derslere girerek deneyimlerini personeliyle paylaştığını belirtiyor. Aynı zamanda amirleri olarak personelin sorunlarını da dinleyip kaydediyor ve sorunlara çözüm üretmeye çalışıyor. Yol personeli, üç yıldan bu yana üye oldukları YOLDER’in kendileri için çok önemli olduğunu dile getiriyorlar sık sık. Derneğin kendilerini ifade etme olanağı sağladığını, farkında olmadıkları birçok haklarını kendilerine anımsattığını söylüyorlar Özden Polat’a. Yıllar boyu TCDD’nin kendi tesislerinde yapılan eğitimlerin son yıllarda Antalya’da beş yıldızlı otellerde yapılıyor olmasından herkes mutlu. Özden Polat, “Bunda Genel Müdür Yardımcımız İsa Apaydın’ın büyük katkısı var. Bu bölgede eğitim olanağı aynı zamanda bir miktar soluklanma, motivasyon, sorunlardan uzaklaşma anlamına da geliyor” diyor. Yol personeli halinden memnun görünüyor. Ayaklarda parmak arası terlikler, havalı güneş gözlükleri, kısa kollu gömlekler, ders dışı zamanlarda denizin, manzaranın güzelliğini akıllara kazımak ister gibiler…
Norm kadroda ünvanları yok Yol ve geçit kontrol memurları, TCDD Yol Dairesi’nin en alt kademedeki emektar ve bir o kadar da kilit konumdaki personeli. Demiryollarındaki yeniden yapılandırma çalışmalarıyla ünvanları yol ve geçit kontrol memuru olarak değişen yol bekçileri, norm kadroda bu ünvanın olmamasından endişeli bir bekleyiş içinde görevine devam ediyor. Yol bekçileri, sorumlu olduğu mıntıkada seyrüseferi tehlikeye düşürecek engelleri kaldıran ve seyrüsefer emniyetini sağlayan kişiler. Bir maratoncu gibi demiryolunda, hergün kilometrelerce yürüyorlar… Haftanın altı günü çalışan yol bekçileri için öncelikli iş, göz kontrolüyle hatlardaki sorunları belirlemek. 1 kilometreyi 14 dakikada almak zorunda olduklarını söylüyor çalışanlardan birisi. Raylardaki kırıklar, çatlaklar, yolun malzeme durumunu incelemek, ray kırıklarının geçici olarak onarılması; ihbar işaretleri, semaför (Demir yollarında gündüz mekanik olarak kırmızı bir kol ile gece kırmızı ışıkla işaret veren alet) ve makas fenerlerinin yakılıp yakılmadığını kontrol etmek, sönmüş olanları istasyona bildirmek, sorumluluk alanındaki bekçisiz hemzemin geçitlerin iyi halde bulunmalarını sağlamak, makaslarda kar kontrolü yapmak gibi onlarca önemli iş yol bekçilerinin görevleri arasında yer alıyor. Mesai saatleri boyunca, normalde birkaç metre yürümesi bile bizler için oldukça zor olan balastlar üzerinde kilometrelerce yürüyen yol bekçilerinin çalışma koşulları oldukça zorlu. Çalışma alanları yerleşim merkezlerinin dışında olduğu için yemeklerini, sularını yanlarında taşımak zorundalar. Yanlarında taşıdıkları sadece yiyecek içeçek değil elbette. 5. Bölge’den seminere katılan Cahit Şeker, “Yanımızda cebre anahtarı, kestane fişeği, saplı bayrakları, metre ve anahtarlarını da taşıyoruz. Nereden baksanız en az 10 kiloluk bir yükümüz var” diyor. Cahit Şeker kendilerini “çileli yol bekçileri” olarak tanımlıyor. Bu tanıma masadaki herkes alkış tutuyor. 17 yıldır bu işi yaptığını anlatan Şeker, Batman’da önce geçit bekçisi olarak başlamış işe. Ardından yol bekçisi olmuş. 7 yıldan bu yana Batman-Bismil arasında günde 10 kilometre yürüyen Şeker, kışın koşulların daha zorlu olduğunu söylüyor. “Ayakkabılarınızın çok rahat olması gerekiyor. Onca yolu nasıl yürüyorsunuz?” dediğimde Cahit Şeker, “Ne yazık ki ayakkabılarımız ortopedik değil. Oldukça da ağır. Bu da bize büyük sorun yaşatıyor. Ayak burkulması, su toplaması ve daha bir sürü sorun. Kendi ayakkabımızı almak zorunda kalıyoruz. Ayrıca giysilerimiz de çok rahat değil. Bizim pamuklu, yazın serin kışın sıcak tutan giysiler kullanmamız gerek” diye yanıtlıyor. Şeker konuşurken aramıza yeni katılan bir başka yol personeli, “Giysilerimizin bedenimize uygun gelmediğini söylediniz mi arkadaşlar?” diye laf atıyor masaya. Hep bir ağızdan, zamanında ellerine geçmeyen, bedenlerine uymayan giysi sorunundan söz ediyorlar. Sözler, sorunlar havada uçuşuyor. Kimi ara duraklara ulaşırken kendi ceplerinden yol parası ödediklerini, kimi vekalet sisteminin yarattığı sıkıntıyı dile getiriyor.
Söylemez tüm dertlerini söylemeye kararlı Şaban Söylemez arkadaşlarını susturarak sözü alıyor. Oldukça dertli Söylemez. Soyadının aksine içinde ne varsa dökmeye kararlı… 4. Bölge – Sivas’a bağlı çalışan Şaban Söylemez, Turhal – Tokat arasında günde 26 kilometre yürüdüğünü anlatarak başlıyor söze. Söylemez, aşırı egzersiz yapanlarda görülen sağlık sorunları yaşadığını anlatıyor işi nedeniyle. Beş seneye yakın bir zaman bu işi yapan Söylemez, “Dilekçe verdim, sorunumu anlattım. ‘Sorunu gördüğün yerde dur, geri dön’ dediler. Sorun yolun sonundaysa ne yapacağım? Buna cevap alamadım. Yalnız bende değil, birçok arkadaşımda var bu sorun. Bana kalırsa şu an sorun yaşamayan arkadaşlarım yıllar içinde bu sorunlarla karşılaşacaklar” diyor. Söylemez, “Sağlıklı bir şekilde bekçilik yapabilmek için ideal olan toplam yürüyüşün 10 klimotreyi geçmemesi gerek. Ama bunun için doğacak açığı gidermek için yeterli eleman yok” diyor. Yürüdükleri zeminde yazın taşların ayrı, rayların ayrı ısındığını koşulların ağırlaştığını belirtiyor. Geçit ve yol bekçilerinin aylık maaşı ortalama 1700 ile 1800 lira dolayında. Mesaileriyle birlikte maaşları 2 bin lirayı geçen personelin bir üst kademesi olan yol çavuşlarının maaşı ise 2 bin 500 lira dolayında. Yol bekçileri yaptıkları kontrol ve ölçümlerle yapılacak yol yenileme çalışmalarının şekillenmesini sağlayan kişiler aynı zamanda. “Yolda neyi kontrol ediyor çalışanlar? Saptadıkları sorunları ayrıca kaydettikleri günlük bir formları, raporlamaları olup olmadığını soruyorum YOLDER Başkanı Özden Polat’a. “Ne yazık ki şu anda yok. Sorun oldu mu telefonda iletilir ve sorun çözülür. Ama bu raporlama olmak zorunda” diyor.
Kar diz değil, omuz boyunca Yol bekçileri içinde Kars Sarıkamış’tan katılan Mehmet Durmaz da oldukça sıkıntılı. “Günde 25 kilometre, ayda ortalama 650 kilometre yürüyorum” diyor bir çırpıda. Kars – Benliahmet, Durmaz’ın çalışma sahası. Kışın eksi 41 dereceyi gördüklerini anlatan Durmaz, yazın da güneşin batı bölgelerindeki gibi yakıcı etkisi olduğunu söylüyor. Diz boyu karda nasıl çalıştıklarını sorunca, Mehmet Durmaz gülüyor. “Diz değil, omuz boyu kar oluyor bizim orada” diyor. O da giysilerin yetersizliğini dile getiriyor öncelikle. “Bize verdikleri çizmelerle yol almamız mümkün değil. Ben su, soğuk geçirmeyen özel çizmelerden aldım. Üşütmememiz, rahat hareket etmemiz gerek. Yolda karşılaştığım kurt sürüleri için de bir tüfek aldım mecburen. Köpek taşıyamıyoruz yanımızda kurtlar köpeği yemek için de geliyor. En son dokuz kurt çıktı karşıma. Hangi birini vurabilirim tek başıma? Ancak saklanarak kurtuldum.” Mehmet Durmaz, haftada bir gün olan izinlerinin kendileri için son derece yetersiz olduğunu da ekliyor sözlerine. Bu izinlerin kimi zaman hava ve yol koşulları nedeniyle iptal edilebildiğini, bayramlarda, özel günlerde genelde çalıştıklarını anlatıyor. “Eve geldiğimizde yemek yiyecek halimiz kalmıyor. Ayak ağrımız çok oluyor. Sosyal hayat diye bir şey yok. Çocuklar yüzümüzü doğru düzgün görmüyor. Hiçbir etkinliklerine katılamıyoruz. Kimi zaman ekstra görevlerimiz çıkıyor. Çocuklarla iletişimimiz neredeyse hiç kalmıyor, onların da psikolojisi bozuluyor. İnanın bazı arkadaşlarımızın çocukları babalarını tanımakta zorlanıyor. Şimdi size anlatırken gülüyoruz ama çok acı bir durum” diyor. YOLDER Genel Başkanı Özden Polat’ın altını çizdiği gibi, “önce yol ve yolcunun güvenliğini sağlamakla yükümlü” yol personelinin bu sorunları aşması için sorunlarını doğru platformlarda dile getirmesi, haklarını bilmesi ve haklarını elde edebilmek için birlikte hareket etmesi şart görünüyor…