EXPO 2020 için çalışan teknik ekibin yüzde 80’i kadınlardan oluşuyor
İzmir’in EXPO adaylığı, yıl boyunca kentin ve kentlinin gündemindeki konular arasında hep ilk sıralarda yer aldı. BIE Genel Sekreteri Vicente Gonzalez Loscertales’in Aralık ayında teknik incelemeler için geldiği İzmir’de yapılan basın toplantısında söylediği sözler ise hem İzmirliler hem de EXPO ekibi için tam anlamıyla “moral” oldu. Genel Sekreter EXPO teknik ekibinin 3 Aralık 2012 tarihinde BIE’ye sunduğu adaylık projesinin göz doldurduğunu dile getirdi.
Peki Loscertales’in övgüyle söz ettiği ve EXPO 2020 için çalışmalarını profesyonelce bulduğu teknik ekip kimlerden oluşuyor? EXPO için hazırlanan tema adaylık dosyasını kimler hazırlıyor, iletişim, lobi çalışmalarını kimler yapıyor? Özetle işin mutfağında kimler bulunuyor?
İzmir’in kadın algısıyla eşleşen bir ekip
EXPO’nun teknik ekibinde yaklaşık 15 uzman çalışıyor. Bu uzmanların yüzde 80’i kadınlardan oluşuyor. Ekibin hepsi üniversite mezunu, her biri en az iki ya da daha fazla yabancı dil biliyor. Kimi yüksek lisans ya da doktora yapmış, genç, dinamik, güler yüzlü, kendine güvenen, kültürlü bir ekip. Beyler alınmasın ama biz işe kadın yönüyle baktık. Çünkü bu tanımlar ilginçtir, İzmir Kalkınma Ajansı’nın geçtiğimiz yıllarda yaptırdığı İzmir Kentsel Pazarlama Araştırması kapsamında İzmir’e ilişkin ortaya çıkan algıyla neredeyse tıpatıp uyuyor.
Anımsayacak olursak, bu araştırma kapsamında “İzmir bir insan olsaydı, nasıl tanımlardınız?” sorusuna verilen yanıtta İzmir, kadın, bekar, genç ve iyi eğitimli bir insan kimliğiyle özleştirilmiş; seçkin, eğlenceli, cana yakın, çağdaş, dinamik, sevimli, görgülü, bilgil ve kültürlü olarak tanımlanmıştı.
EXPO’nun İzmir Ticaret Borsası yanındaki binasında ve İzmir Ticaret Odası İş Merkezi’nde bir araya geldiğimiz teknik ekibin kadın kadrosuyla EXPO’yu konuştuk.
Ekipteki kadın ağırlığı bir tesadüf
EXPO’nun teknik ekibi genel sekreterliğe bağlı bir ekip. Aralık 2011 tarihinden bu yana birlikteler. İletişim – tanıtım, lobi, temsil, organizasyon, tema – adaylık ve alan konu başlıklarında çalışıyorlar.
İzmir’in kurum ve kuruluşlarının görevlendirdiği uzmanların yanı sıra dışarıdan alınan uzmanlar da bulunuyor ekipte. Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), İzmir Ticaret Borsası (İTB), İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA), İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) , İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü’nde çalışırken EXPO ekibine katılan kadın uzmanların birçoğu kurumları adına daha önce yurt dışında ülkemizi ya da kentimizi farklı görevlerde temsil etmiş.
EXPO süreci bittiğinde herbiri yine kurumlarındaki görevlerine dönecek olan teknik ekipte yer alan Nazlı Kayı, Senem Aydoğan, İlknur Bodur, Bülten Tugay, Simay Kardeş, Şelale Dalyan, Nermin Kandaş, Begüm Tatari, Ezgi Ulusoy Yılmaz’la birlikteyiz.
Sizi gördüğümde aklıma EXPO’nun amazonları deyimi geliyor diyorum, tanımlamama gülüyorlar. Çizdikleri çağdaş kadın imajı İzmir’in tanıtımı açısından çok önemli. Onlar da bunun farkında. İzmir’in geleceği için büyük önem taşıyan bu uluslararası yarışta hepsi son derece azimli ve istekli.
Yaşamları son bir yıldır yollarda, toplantılarda, yemeklerde, yabancı konukları ağırlayarak ya da onlara verilecek dökümanları hazırlayarak, randevu alarak, yeni protokol kurallarını öğrenek, İzmir’i ve İzmir’in olanaklarını tanıtmakla geçiyor. İşleri gereği çoğunun gardropları bile değişmiş. Sürekli resmi toplantılara katıldıklarından takım giymek zorunda olduklarını dile getiriyorlar.
Aileleri, eşleri en büyük destekçileri, ama onlar bu süreçte yaşadıklarını çoğu kez ailelerine bile anlatamıyorlar. Basın toplantılarında İzmir Valisi Cahit Kıraç’ın basın mensuplarına sık sık söylediği, “Sizinle her şeyi paylaşamıyoruz. Çünkü medya takip kuruluşları her çalışmayı izliyor. Stratejik davranmak zorundayız. Bu konuda sizden de destek bekliyoruz” sözlerinin yarattığı etki onlar için daha fazla geçerli.
EXPO dışında da hayatınız var
Ekipteki kadınların neredeyse tamamı İzmirli. Kendilerini bu sürece öylesine kaptırmışlar ki, kimi zaman eşlerinin ve yakınlarının, “Sizin o dört harf dışında da bir hayatınız var, lütfen arada hatırlayın” diye uyarıda bulunduğunu dile getiriyorlar.
Önce EXPO’nun kendileri için ne anlama geldiğini ve ekipteki kadın ağırlığının sürece etkisini soruyorum. İletişim-tanıtım ofisinden Şelale Dalyan söz alıyor.
“Benim için EXPO bir tutku. Evet, çok yoruluyor, çok çalışıyoruz. Ama hepimiz sürece odaklanmış durumdayız. Bu bir yarış ve hepimiz bu yarışta kazanma dürtüsüyle çalışıyoruz. Ekip olarak birlikteliğimiz üst düzeyde. Hepimiz ortak bir inanca sahibiz ve bu inançla çalışıyoruz. Ekipteki kadın ağırlığı konusuna bakınca, kadın erkek diye ayırmak istemesem de, buradaki kadınlar biraz da İzmir gibi. Bizim logomuzdaki gibi güneşli, aydınlık yüzlü. Diğer bölgelerde yaşayan kadınlarımıza da ilham verebilir imajıyla.”
Simay Kardeş, lobi bölümünde görevli. Ekibin en genç üyesi. “EXPO’yu ‘gelecek’ diye tanımlayabilirim diyor ve ekliyor:
EXPO’nun kazanılması halinde İzmir’in kalkınmasına ilişkin çok önemli gelişmeler olacak. Kenti daha ileriye taşıyacak. Özelde EXPO ne ifade ediyor derseniz, burası çok şey öğrendiğim önemli bir okul. Herkes çok deneyimli, eğitimli. İşte herkes birbirinin yerini alacak kadar profesyonel ve sürece hakim. Kısa sürede birçok bileşenden oluşan bir süreci yaşıyoruz. Öte yandan ekipteki kadınların imajı, müslüman bir ülkede kadının yeri ve güçlü imajıyla, diğer ülkelerin olumsuz algılarını yıkmak açısından büyük önem taşıyor.”
Dr. Bülten Tugay, ekipte sağlık sektörünü temsil ediyor. EXPO öncesi Torbalı Devlet Hastanesi’nde görevli olan Dr. Tugay, bir nörolog. O da süreci şöyle anlatıyor:
“EXPO’da Sağlık Bakanlığı açısından süreci takip ettim. Ama EXPO’ya en çok oğlum için katıldım. 12 yaşında bir oğlum var. EXPO’yu aldığında İzmir oğlum ve onun gibi çocuklar için daha da güzel bir kent haline gelmiş olacak. İşe kadın yönüyle baktığımda şunu söyleyebilirim. Birçok yerde görev yaptım ama İzmirli kadın kadar aile içinde söz sahibi kadın göremiyorum ben. Bence EXPO kadınların girişimcilik ve eğitim seviyesideki artışa çok ciddi katkı yaratacak bir süreç. ”
İlknur Bodur, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda görevli. En son Viyana’da Kültür ve Tanıtma Ataşeliği’nde görev yapmış. “EXPO’nun İzmir’in geleceği tanımlamasına ben de katılıyorum. İzmir’in yurt dışında tanıtımını yaparken, uzaktan gördüğümüz İzmir’in üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi olduğuydu. Ama EXPO ile İzmir’in yıldızı parlayacak diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
“İzmir bu güzellikleri, böylesine parlamayı hak eden bir kent. Öte yandan EXPO sürecinin birleştirici özelliği de çok önemli. Bu projede herkes İzmir için son derece önemli olan ortak bir amaç için biraraya geldi. İzmir’de kadınların girişimcilik konusunda çok etkin olduğuna da katılıyorum. Bu süreç, bunu hızlandıracak. Girişimcilik evdeki kadınları bile harekete geçirdi. Ancak bu süreçte buna meydan veren İzmirli erkekleri de unutmamak gerek Eşini destekleyen İzmirli erkekler de bu süreçte önemli. ”
Senem Aydoğan, ekibin temsil-organizasyon bölümünde görevli. 17 yıldır çalışma yaşamının içinde bulunduğunu dile getiren Aydoğan, “EXPO daha önceki projelerin hiç birine benzemiyor. Çok iyi bir okul. Benim için de öğretici bir süreç. Ben daha önce 7-8 yıl boyunca İzmir dışında yaşadım. İçindeyken anlamıyorsunuz ama uzaktan bakınca İzmir’in hak ettiği yerlere bir türlü gelemediğini görüyorsunuz. EXPO, İzmir’e beklenen ivmeyi kazandıracak bir proje” diyor.
İzmir Kalkınma Ajansı’nda (İZKA) iletişim sorumlusu olarak çalışan Nazlı Kayı, ekipte de aynı görevi sürdürüyor. O da şu görüşleri paylaşıyor:
“İzmir’in geleceğini değiştirecek bir projede yer almak gerçekten bir şans. Kazanmak hepimizin isteği. Ama kazanamasak da bir tarih yazılıyor İzmir için. Kalıcı bir miras bırakacak EXPO süreci İzmir’e. Yaşadığımız şehri ileriye götürmek adına yapılan her çalışma çok anlamlı. Kişisel anlamda da profesyonel anlamda da bir okul EXPO süreci. Yorgunuz ama çok mutluyuz. Sonuçta temel amacımız İzmirin kalkınması için çalışmak. EXPOda, marka kent çalışmaları da bunun için araç ve bu önemli araç için yaşadığınız şehri güzelleştirmek için çalışıyor olmak da büyük bir mutluluk.”
Nermin Kandaş, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde görevliyken ekibe katılmış. Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler biriminde görevli olan Kandaş, Büyükşehir Belediyesi adına Zaragoza EXPO’sunda da görev almış. Kandaş şunları söylüyor:
“Bir EXPO’nun bir kente neler kattığını gözlemlemiş birisi olarak İzmir’de yaşadığımız şu süreç çok heyecan verici. İzmir’in geleceği EXPO’da. Kuaförümüzden sokaktaki taksiciye, simitçiye kadar herkesin yaşamına dokunacak bir süreç bu. EXPO’da İzmir’e gelecek milyonlarca kişi bir yana, altı aylık süreçte İzmir’de çalışmaya gelecek teknik ekipteki kişiler bile ciddi katkı yaratacak İzmir’e. Herbir ülke pavyonunda en az 20 kişilik bir teknik ekip olacak. Bu süreçte en az 2 bin kişilik personelin İzmir’de olacağı öngörülüyor.”
Begüm Tatari, ekipte EXPO 2015 sürecini yaşamış bir uzman. Lobi bölümünde görevli olan Tatari de İZKA personeli. Ona kulak veriyoruz:
“Ben de doğma büyüme İzmirliyim. Okullarımı hep İzmir’de bitirdim. Bu süreç İzmir’in kalkınması için büyük bir fırsat. Dokuz yıldan bu yana İzmir için çalışıyorum. 2015 ekibinde de görev yaptım. O dönemde oldukça az kişiyle yaptık çalışmaları. Herkes işin içindeydi el birliğiyle. EXPO’yla İzmir’in belki de 50 yıllık süreçte kat edeceği yolu 7-8 yıllık süreçte alabileceğiz. Kazanıp kazanmamak meselesi bir yana, İzmir’in tanıtımı için büyük bir kazanç EXPO. EXPO sürecinde bütün şehrin birlikte hareket etmeyi başarması çok önemli. Muhalefet ile hükümetin aynı karede buluştuğu çok önemli bir çalışma. Hoşgörü kenti İzmir tanımının anlamını güçlendiriyor bu süreç.”
Begüm Tatari, 2015’te görev aldığını dile getirince, yapılan çalışmaların bu sürece maya olup olmadığını soruyorum. “Elbette katkısı olmuştur ama şu an delegelerin yaklaşık üçte biri aynı. Yani oy kullanacak ülkelerin üçte biri bizi tanıyor. Bu da bir avantaj. Ayrıca diğer rakiplerimize göre daha deneyimliyiz. Böyle bir organizasyonda deneyim sahibi olmak büyük avantaj” diye yanıtlıyor.
Son olarak Ezgi Ulusoy Yılmaz söz alıyor:
“İzmir’in tarihine baktığımızda görüyoruz ki, eskiden çok daha önceliği ve önemi olan bir şehir. Daha sonra bu önem giderek azalmış. EXPO ile İzmir’in bu önemi yeniden yakalayacağını düşünüyoruz. EXPO her alanda bir katalizör olacak. Ekibin kadın ağırlıklı olması konusunda ben pozitif ayrımcılığa karşıyım ama kadınların olduğu yerde detaylar öne çıkıyor. EXPO gibi bir projede bu çok daha önemli. İnsanları ikna etmemiz, izlememiz, bir strateji geliştirmemiz gerekiyor. EXPO’nun pazarlanması sürecinde kadınlar çok başarılı. Ancak ekibimizdeki erkek arkadaşlarımız da çok değerli ve hep birlikte büyük bir çabayla bu süreci başarıyla sonuçlandıracağımıza inancımız tam.”
Ülke pavyonlarını kurmak için iki bin görevli gelecek
EXPO büyük bir fuar olarak tanımlanıyor aslında. Yapılacak çalışmada İnciraltı’nda oluşturulacak fuar alanında, tıpkı yıllar önce İzmir Fuarı’ndaki ülke pavyonları gibi pavyonlar oluşturulacak. Herkes için sağlık teması adı altında, dört alt kademede yer alan firmalar ürünlerini sergileme olanağı bulacak. İnovasyon, sağlıklı yaşam, bakım ve işbirliği, halk sağlığı ve eğitim temalarına ilişkin ürünlerini sergileyecek olan ülkeler büyük olasılıkla bir yıl öncesinden İzmir’e gelecek ve özel standlarını kurmaya başlaşacak. Ortalama 120 ya da 130 ülkenin katılması beklenen EXPO alanını herkesin ziyaret edebilmesi için özel çalışmalar, stratejiler belirlenecek.
EXPO’nun kente bırakacağı en önemli kalıcı mirasın kent için başlatacağı sürdürülebilir kalkınma olduğunun altını çiziyor ekipteki kadınlar.
Biz hedefe kilitlendik, tartışmalar bizim dışımızda
EXPO’nun teknik ekibinde yer alan kadınların söyleyecek çok sözü var aslına bakarsanız. EXPO süreciyle İzmir’in uzun zamandır kaybettiği hoşgörünün yeniden kente kazandırılacağını söylüyorlar.
EXPO’ya ilişkin eleştirilere gelince, “EXPO çok çok önemli bir konu, çok büyük bir proje. Herkesin bir fikri olması, iyi ya da kötü birşeyler söylemesi çok doğal. Biz bunları dikkate alıyor ama dikkatimizi, enerjimizi dağıtmıyoruz. Hepimiz hedefe kilitlenmiş, İzmir’in en iyi şekilde tanıtılması için yapılacak işlere odaklanmış durumdayız. Önümüzdeki dönemde artık hepimizin en önemli işi lobicilik olacak. Dikkatimizi dağıtmamamız gerekiyor” diyorlar.
Konunun tüm İzmirlilerce, özellikle kentin varoşlarında yeterince bilinmediğine ilişkin görüşüme, “Bunu da zamanla aşacağız, tüm İzmirlilerin bu süreci öğrenmesi ve destek vermesi önemli. Üniversitelerle, Milli Eğitim’le işbirliği içindeyiz. Gönüllülerimiz var. Bilinirlik dalga dalga yayılacak” diye karşılık veriyorlar inançla.
Konu gönüllülere gelince Şelale Dalyan, “Bizim en önemli gönüllülerimiz aslında ailelerimiz. Mesela annem ‘Kızım EXPO’da görevli’ derken bakıyorum EXPO’yu benim tanımladığım gibi tane tane anlatıyor. İzmir için ne kadar önemli olduğunu, kente getireceği kazanımları aktarıyor” diyor. Şelale Dalyan’ın sözlerini Ezgi Ulusoy Yılmaz tamamlıyor: “Aynı durum bizde de var. Anneannem inanın şahsi dileklerinden önce EXPO için dua ediyor. Emeklerimizin boşa gitmemesi ve başarıyı elde etmemiz için dua ediyor.”
EXPO’daki kadınlar, büyük bir incelikle ekipte görevli erkek arkadaşlarına da teşekkür ediyorlar. Sonra da ekliyorlar: “Eğer fair play olursa, EXPO İzmir’indir.”
Ekipten, EXPO’yu kazandıklarında da yeniden söyleşmek üzere söz alıp vedalaşıyoruz…
EXPO’nun Amazonları
Category: Köşe yazıları