Kemeraltı’nın Çınarları: Sıhhat Eczanesi
Kemeraltı Çarşısı’na girdiğinizde Anafartalar Caddesi üzerinde ayakta kalan tek eczane Sıhhat Eczanesi. Ünlü Şükran Oteli’ne komşu olan eczanenin bulunduğu bina daha önce alt katında Milli Piyango bayisi, terzi ve meyvacı üst katında ise o dönemin ünlü kadın kuaförü Mestan’ın dükkanının bulunduğu bir yer olarak hizmet vermiş. Eczanenin sahibi Rüçhan Kaynak, 40 yılı aşkın süredir her gün geldiği Kemeraltı’ndaki eczanesini bugün meslektaşı olan oğlu Fadıl Kaynak’a devretmiş. Eczanede 40 yıldan beri çalışan Nedim Alkan da söyleşimizde bize eşlik ediyor.
Bir dönem aynı aks üzerinde yedi eczane, Beyler Sokağı denilen yerde ise onlarca doktor bulunduğunu söyleyen Rüçhan Kaynak, bugün çarşının içimde bulunan tek eczane olarak kaldıklarını belirtiyor. O dönemin Kemeraltı Çarşısı’na iilişkin şu bilgiyi veriyor:
“Çok doktor vardı Beyler sokağında. İzzet Tok göz doktoru, dişçi Refik Bey vardı, Reşat Tahir Kınacıgil cildiyeci, röntgenci Tacettin Tırnaklı, Mahmut Çetiner üroloji doktoru, Osman Balcı dahiliyeci. Alsancaktan önce buradaydı hep. 7 tane eczane vardı. Süleyman Ferit Eczacıbaşı’nın karşısında Aktaş Hilal Eczanesi (şimdiki Uzteks’in olduğu yerde), Birlik Eczanesi (Simit Sarayı’nın olduğu yer) karşımızda Konak Eczanesi vardı (caminin yanı) biraz ileride Erzurum Eczanesi, Kestelli caddesi’nde Millet Eczanesi. Tek tek kapandılar ne yazık ki.”
Çiçeği burnunda bir eczacı hanım
Pirinç, üzüm tüccarı Ahmet Fadıl Cennetoğlu’nun kızı Rüçhan Kaynak, babasının eczacılık fakültesinde okurken kızları için açtığı Sıhhat Eczanesi’nde mesleğe 1972 yılında başlamış. Mesleğe ilk başladığı yıllarda dükkanda Rüçhan Kaynak, eczanesinin öyküsünü şöyle anlatıyor:
“İstanbul Nişantaşı Eczacılık Yüksek Okulu’nu bitirdim. Özeldi o zaman fakülte. Ablam da benim gibi eczacıdır. Biz talebeyken babam burayı bir eczacıya, Ünal Görgülü’ye kiralamıştı. Okul bitince Ünal Bey eczaneyi bize devretti. Aslında ilk Sıhhat Eczanesi buradan birkaç dükkan ilerideymiş. Eczanenin sahibi Hamdi Nüshet Çançar.. İşletme oradan oğlu Ergun Çançar’a geçiyor. Sıhhat Eczanesi’nin ismi oradan geliyor. Hamdi Bey eczaneyi ilk kez 1922’de açıyor, 1967’de Ünal Görgülü’ye geçiyor eczane. 1972’de ise biz geçiyoruz dükkanın başına. O gün bugündür kapımız hep açık.”
Çiçeği burnunda bir eczacı olarak işe başlayan Rüçhan Kaynak o yıllarda daha çok doktor reçetesiyle el yapımı ilaç yaptıklarını söylüyor, “Mesleğe başladığımızda majistral ilaç vardı, hazırlanan iş yani havan işiydi. Burada cildiye doktorları çoktu. Reşat Tahir Kınacıgil çok meşhurdu, onlar hep majestral ilaç yaptırırlardı” diyor.
Efsane olmuş eczane
Rüçhan Kaynak meslektaşları Süleyman Ferit Eczacıbaşı’nın efsane olmuş işletmesinin güzelliğini ise unutamıyor. Babasının Süleyman Ferit Bey ile arkadaş olduğunu ve kızlarının da eczacı olmasını istediğini anımsıyor.. Ablasının Eczacıbaşı’nın işletmesinde staj yaptığını anlatan Rüçhan Hanım o günlere ilişkin şu anısını paylaşıyor:
“Dükkan öylesine düzenli, öylesine saygın bir yerdi ki, ablam eczaneye dışarıdan gelen köylülerin ayakkabılarını çıkararak eczaneye girdiğini anlatırdı.. Eczacıbaşı’nın kolonyaları da çok ünlüydü o zamanlar. Dalya, Manolya, Ful dökme kolonyası vardı. Ünlü kolonyalar arasında Ali Haydar Koru’nun İzmir Geceleri vardı. Sanırım oğlu Mezarlıkbaşı’nda üretimi sürdürüyor.. Kadınlar parfüm yerine bu kolonyaları alırdı. Mesela Revüdor Fetiş yine çok sevilen kolonyaydı hala da satarız. Limon, Altın Damlası, Gizli Çiçek özellikle bayram ve fuar zamanı çok rağbet görürdü. Millet dükkanın önünde sıraya girerdi ellerindeki şişelere kolonya doldurmak için.”
Deniz malzemelerini çok satardık
O yıllarda eczane raflarında neler olduğunu sorduğumuzda Rüçhan Hanım, “cilt ve çil kremleri “diye yanıt veriyor. Fazıl Çil, Savaş Çil leke kremleri ile çil kremleri hazırladıklarını anımsıyor,Tokalon, Ponds kremlerinin ise kadınların vazgeçilmez kremleri olduğunu belirtiyor. Eczanelerin bir dönem çok sayıda deniz malzemesi sattığını da dile getiren Rüçhan Hanım, “Deniz malzemesi o kadar çok satardık ki, hafta sonları palet, simit, bone, kolluk, top yetiştiremezdik. Yine Ceyo terlik gelirdi altı tahta, modaydı. Hafta sonu haftalığını alan çıraklar İnciraltı’na giderken gelir mutlaka palet alırdı. Şimdi deniz malzemelerinin yerini güneş kremleri, vitamin ilaçları aldı. Eczaneden çıktı bu malzemeler” diyor.
Kaybolan işletmeler
Kemeraltı’nda çalıştığı 40 yıllık süreçte çarşının çok sayıda marka olmuş işletmesinin de yitip gititğini üzülerek anlatıyor eczacı Rüçhan Kaynak. Şunları anlatıyor:
“Çarşının ilk başından alırsak Ayakkabıcı Nedim vardı, Galeri Nur vardı, Mustafa Şık, Birlik Eczanesi, Şükran Lokantası vardı. Ne yazık ki hep kapandı bunlar. Cumartesi günleri babam bizi Şükran Lokantası’na yemeğe getirirdi, çok nezih ve güzel bir yerdi gerçekten. Yine Ekmekçibaşı Lokantası kapanan iş yerlerinden biriydi. Dükkanımızın karşısındaki Çobanoğlu Plakçılık’a çok sayıda ünlü sanatçı gelirdi. Sezen Aksu, Barış Manço, Orhan Gencebay, Ajda Pekkan geldiğinde müthiş izdiham olurdu. Bir de sinemalar müthişti. Babam bizi Elhamra Sineması’na götürürdü. Göksel Arsoy’lu, Belgin Doruk’lu filmleri hayranlıkla izlerdik. Konak Sineması, Şan ve Sema Sinemalarına çok izleyici gelirdi. Eğer eczane nöbetçiysek gece çok iş yapardık. Sinemadan çıkanlardan gelen olurdu eczaneye. Şimdi o günleri arıyoruz. Kemeraltı’nda açık olan bir tek sinema var şimdi.”
Kemeraltı deyince aklına öncelikle “tarih” geldiğini anlatan Rüçhan Kaynak, 40 yılı aşkın süredir çarşıda çalışıyor olmaktan mutlu olduğunu söylüyor.