Festival, geleneksel Türk el sanatlarının ustadan çırağa yansıyan özgün örneklerini, emek yoğun işleri üreten elleri bizlere tanıştırdı. “Altın Eller Sokağı? adı verilen Paraşüt Kulesi yakınındaki meydanda, dükkanları karşılıklı sıralanan ve Türkiye’nin dört bir yanından gelmiş üreticiler de birbirleriyle kaynaşma ve farklı el sanatlarını tanıma olanağı buldular.
Kars’ın Ardahan ilçesinden Damal Bebekleri ustası, 60 yaşındaki Fidan Atmaca ile Balıkesir Sındırgı ilçesi Şahinkaya Köyü’nden halı dokumacısı 25 yaşındaki Fatma Kayahan da bu festival sayesinde bir araya geldiler.
Fatma Kayahan, aynı zamanda festival afişlerinin ve kitapçıklarının kapağındaki yüz. Festivalin İstanbul Sultanahmet’teki ilk bölümüne de katılmış. 24 ? 30 Eylül’de gerçekleştirilecek Antalya’daki son bölüme de katılacak olmaktan mutlu. Kayahan, İstanbul’daki festivalde “en güler yüzlü, çalışkan ve iyi iletişim kuran? sanatçı seçilmiş. Öylesine sevinçli ve heyecan dolu ki, gözleri ışıl ışıl parlıyor. Eşi ve çocuğuyla birlikte geldiği İzmir Fuarı’ndaki festivalde, yöresinin ünlü Yağcıbedir halılarını tanıtıyor, Sındırgı kolonyasından ikram ediyor. Boynunda taşıdığı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen “sanatkar? tanıtma kartını gururla gösteriyor. Köyde halı dokuyan bir ev kadınından, bakanlıkça onaylı “sanatkar? bir üretici durumuna geçmek nasıl da önemli kendisi ve ailesi için.
Festivali düzenleyen Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü Yardımcısı Cesim Çelebi, festivalde tam anlamıyla bir ahilik kültürünün yaşandığını dile getiriyor. “Bunun yaşanması ve yaşatılması en büyük çabamız? diyor. 34 ilden, 62 ustanın bir araya geldiği festivalde, meslekleri yok olmak üzere olan sanatkarlara “balık tutmaları için olta verebilmek? çabasında olduklarını söylüyor ve anlatıyor:
“Burada tamamen geleneksellik ön planda. Ürünlerini sergileme olanağı verdiğimiz kişiler gerçek sanatkarlar. Usta çırak ilişkisinden yetişmiş, geleneksel sanatı yaşatan ve dükkanında bu işten ekmek yiyerek yaşamını sürdüren insanlar. Bu yüzden standların üzerine bölgelerini değil, isimlerini ve icra ettikleri sanatın adını yazdık sadece.?
Festival süresince sanatkarlar arasında hoş işbirlikleri ve etkileşimler olduğunu da belirtiyor Çelebi. Cam ustası çini ustasıyla, ebru ustası kemençe ustasıyla, sedef ustası gümüş ve ahşap ustasıyla değişik çalışmalar denemiş.
Ege’den katılan üreticileri sorduğumuz festivalin yöneticisi Cesim Çelebi, bu konuda belli ki biraz hayal kırıklığına uğramış. Egeli üreticiyi, özellikle de yeni gelen nesili biraz “havalı? bulduğunu söylüyor. Fuarı gezen İzmirlileri ise son derece meraklı, araştırmacı ve sorgulayan bir kitle olarak belirtiyor. Boncukköy’den nazar boncuk üreticisi Murat Kayan, keçe üreticisi Arif Cön, Tire’den Beledi dokuması ustası Ethem Tıpı, kabak kemani ustası İrfan Alkur gözümüze ilişen yöremiz üreticileriydi.
Yaşamları boyunca ustalarından, anne babalarından gördükleri işleri en iyi yapmaya çalışarak ekmek yiyen insanları bir araya getirmiş El Sanatları Festivali.
Cumhuriyet Meydanı’nda “sessiz sedasız? satış yapan ve varlığından pek çok İzmirlinin bile haberdar olmadığı turistik DÖSİM Mağazası’ndaki ,o enfes ürünleri yapan ustaların bizzat kendilerini ve üretim yaptıkları tezgahları görmek çok hoştu.
Ustaların da, bu festivali düzenlemek için araziye çıkıp yöre yöre dolaşan tüm emekçilerin de eline emeğine sağlık…
Category: Köşe yazıları