Hepimizin boş bulunduğu anlar vardır ya, bizim amcamızın da öyle bir anına geliyor işte. Noterden alınacak belge, sadece kiracıyı çıkarma, satın alacaklara evi gösterme gibi sınırlı bir alanda olacak iken, aradan iki hafta geçtikten sonra amcamız bu sınırın içine “satış” işleminin de dahil edildiğini öğreniveriyor. Emlak komisyoncusu iki hafta sonra, “Evinizi sattım bey amca” dediğinde durumu öğrenen amcamız, şaşkınlığına rağmen eli kolu bağlı, emlak komisyoncusunun ödediği satış bedelinin yaklaşık dörtte birini kabul etmek zorunda kalıyor.
Aradan bir aya yakın zaman geçiyor, bizim amcamız kalan paranın peşine düşüyor ama ne parasını alabiliyor, ne de emlak komisyoncusuna ulaşabiliyor.
Konu bir avukata intikal ediyor, rastlantı bu ya, avukat tanıdık çıkıyor. Bizim amcayı ve eşini uyarıyor: “Siz bu işi karşılıklı anlaşarak çözmeye çalışın, yoksa 4-5 milyar liradan aşağıya tutmaz dava giderleri” diyor.
Bu arada İzmir Emlak Komisyoncuları Odası başvuran amcamızın tanıdıkları, satış işlemini gerçekleştiren kişinin, “sözde emlak komisyoncusu” olduğunu ve oda kaydının bulunmadığını üzülerek öğreniyorlar.
Amcamız yaşlı, eşi yaşlı. İkisi de tansiyon problemi, kalp rahatsızlığı çeken insanlar. Evlatları geliyor, evin parasını bırakıp,anne babayı yatıştırmaya çalışıyor.
Emlak piyasasının çok hareketli olduğunu okuyoruz, duyuyoruz. Ev satışlarının yoğun yaşandığı söyleniyor. “Banka kredisi alın, ev alın, kaçırmayın” diye sürekli bir talep pompalanmaya çalışılıyor sanki
Son zamanlarda binaların yüzlerindeki sarı emlak komisyoncusu flamaları sayısında bir artış gözleniyor.
Kiralık, satılık levhaları çok yoğun. 12 yıldır bu sektörde çalışan Üçyol Emlak’tan Abdullah Sever, sarı tabelalardaki artışın aslında bir durgunluk göstergesi olduğunu ifade ediyor. “Geçen yıl inanılmaz hareketliydi ortalık. Şu sıralarda ise piyasada bir gerileme söz konusu. Bu doygunluğun da göstergesi. Bir de eski binalara rağbet kalmadı. Herkes Narlıdere, Balçova’da yapılan yeni binalara yöneliyor. Çünkü deprem bölgesi olsa da binalar yeni yönetmeliklere uygun, daha sağlam” diyor. Abdullah Sever’e öykümüzü anlatınca “Aman dikkat!”diye uyarıyor:
“Gireceğiniz emlak komisyoncusunda İzmir Emlak Komisyoncuları Odası’nın ya da Ticaret Odası’nın kayıt belgesini, Türkiye Esnaf Sanatkarlar Konfederasyonu’nun esnaflık belgesini ve Milli Eğitim tarafından verilen Mesleki Eğitim Sertifikası’nı arayın mutlaka. Zaten bunlar yoksa esnaflık yapamaz o kişi. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı görevlileri sürekli denetim yapıyor. El feneri, pusula, metre, kapıda aracı, tuvaleti, pazarlık odası olmayan emlak komisyonculara 2 bin 850 YTL. ceza kesiliyor hemen.”
İzmir Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Mesut Güloğlu, odaya kayıtlı 2 bin 200 emlak komisyoncusu bulunduğunu söylüyor. Emlak komisyoncusuna giden müşterinin mutlaka oda tarafından bastırılan ve emlak komisyoncularında bulunması zorunlu komisyon sözleşmesini “okuyarak” imzalamasını söylüyor. Emlak komisyoncularının vekaletname alması gibi bir durumun ise söz konusu olmadığını önemle vurguluyor.
Bizim tonton amcamız ve teyzemiz, hala emlak komisyoncusuna ulaşmaya çalışıyor. Evlatları ise onları sakinleştirmeye çalışıyor.
Category: Köşe yazıları