Birkaç gündür kentimizin ana caddelerinde bir pankart dikkatimi çekiyor. Köprülere, trafiğin en yoğun olduğu yerlere asılmış. Bir jant firmasının yaptırdığı pankartta, üzerinde mavi önlüğü olan sevimli bir ilkokul öğrencisi, endişeli bir yüz ifadesiyle yer alıyor ve “Baba, evde hepimiz seni bekliyoruz, dikkatlice, sağlıkla gel” gibi bir şeyler söylüyor.
Trafik haftasının, sakatlar haftasıyla art arda gelmesi bir rastlantı mıdır bilemiyorum. Ortalama her saat başı bir vatandaşımızı trafik terörüne kurban verdiğimiz araştırmalarda saptanmış.
Türkiye Trafik Eğitimini Geliştirme ve Trafik kazalarını Önleme Vakfı TÜTEV’in kazaları önlemek için basit bir formülü var. HAYA formülü olarak özetlemiş yetkililer bu formülü.
H (Hatalı sollama)
A (Aşırı hızlı gitme)
Y (Yakın takip yapma)
A (Alkollü araç kullanma)
Daha dün sabah işe gelirken, iki kaza gördük Işıkkent’ten Buca’ya giden otobanda. Şehir içinde trafik kazası görmediğimiz gün olmuyor neredeyse. Çoğunun maddi hasarlı kaza olması nispeten içimizi rahatlatıyor.
Beni trafikte en çok endişelendiren konulardan birisi, sayıları hızla artan motosikletler. 14-15 yaşındaki gençler taksit ve kredi olanaklarıyla artık rahatça sahip olunabilen, motosikletlerden istiyor ailelerinden bisiklet yerine. Kask alışkanlığı yavaş yavaş başlasa da, kendini motosikletin hızına kaptırmış, saçlarını savura savura uçan gençlerin sayısı hiç de az değil yollarda.
Tatil sezonunun yaklaştığı günlerde Çeşme otoyolunda meydana gelen, motosikletli kaza haberlerini hiç okumamayı umuyorum bu yaz.
Trafik kazalarının yol açtığı en önemli sonuçlardan birisi, meydana gelen sakatlıklar. Sakatlar Haftası’nın (10-16 Mayıs), Trafik Haftası’nın ardından geldiği şu günlerde, bir sürü bilgi bombardımanına tutulacak herkes. Okullarda toplantılar yapılacak, broşürler dağıtılacak.
Ve bu pazar günü, Anneler Günü kutlanacak. Hepimiz, yaşamımızın en önemli kişisine sevgilerimizi sunacağız. Evladını trafik terörüne kurban veren ya da evlatları ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkum olan anneler ise yüreği yanık geçirecek bu günü..
Bu kadar araştırmaya, bu kadar acı olaya karşın sürücüler şehir içi yollarda hızlı gitmeye, yol alırken cep telefonuyla konuşmaya, sudan bahanelerle emniyet kemeri takmamaya, anne babalar çocuklarını hala ön koltukta kucaklarında oturtmaya devam ediyor. Arka koltukta ise emniyet kemeri kullanmak, pek aklımıza gelmiyor.
Sürücü kurslarının eğitim veren sürücüleri dönüşlerde sinyal vermiyor. Bir de ticari taşıt sürücüleri var elbette… Hele o çok lüks arabalarda güvenle yolculuk eden sürücüler ise, milyarca lira verdikleri araçlarının sinyal lambalarını bir türlü çalıştırmayı bilemiyorlar. Ne zaman böyle bir araç sürücüsünün sinyal vermeden yol aldığını görsek, “Yazık, o kadar para vermiş, sinyali yok arabanın” diyoruz gülerek.
Kazalar bunca bilgiye, araştırmaya rağmen olmaya devam ediyor, çünkü olayları angılayışımızdaki sakatlıkları tedavi edemiyoruz.
Değerli annelerimizin yüreklerinin hiç yanmaması, gözlerinden sevinç parıltılarının hiç eksik olmaması dileğiyle…
Category: Köşe yazıları