Mortgage sistemi, ev sahibi olmak isteyenlerce dört gözle beklene dursun, “Banka faizlerindeki artış, ev satışlarının da hızını kesti” diyor bir kooperatifin yöneticisi. Hem kirada oturup, hem inşaat halindeki evlerine aidat ödemeye çalışan kesim ise, neredeyse usta son sıvayı sürer sürmez eve geçme telaşında.
İşte Olimpiyat Evleri’nin yeni sakinleri. Uzunca bir süredir oyunlar sonrası yapılan tadilatların bitmesini bekleyen evlerin sahipleri, anahtarlarını alır almaz otobüs seferleri olmamasına karşın yeni yerlerine taşınmaya başladılar bile. Yol boyunca nakliye şirketlerinin, emlak komisyoncularının tabelaları asılmış tellere. Gece kapkaranlık görülen site, şimdi Olimpiyat Oyunları sırasında olduğu gibi ışıl ışıl.
Dün belediyeden geçilen, “Olimpiyat Evleri’ne otobüs seferleri başladı haberi” kim bilir ne kadar sevindirdi “bir an önce ulaşım sorunu çözülse” diye bekleyenleri, “otobüs konsun hemen taşınacağız” diyenleri… Hatta bu soruna aldırmadan, iki üç ay önce, anahtarlarını alır almaz evlere yerleşenleri. Olimpiyat Evleri’nin ardından bölgede inşaatları bitmek üzere olan Uzundere Toplu Konutları var. İnsan ilk bakışta, “Buraya nereden ulaşılır?” demeden edemiyor. Ama merak etmeyin, çok kısa bir sürede otobüs seferleri de artar, etraf bakkal – market, tuhafiyeci, beyaz eşyacı, internet kafelerle de dolar.
Kiracı olmanın dayanılmaz ağırlığından kurtulmak isteyenler için yol, alt yapı eksikleri, ulaşım sorunları göz ardı edilen unsurlar çoğu kez…
Asgari ücretin brüt 580 YTL olduğu bir ülkede, İzmir gibi bir kentte, ortalama bir eve 350 – 400 YTL. kira ödeyen sabit gelirliler için ev sahibi olmak çok zor. Her kira dönemi “daha uygun bir eve mi taşınsak” söylemleri ne çok duyuluyor kiracı evlerinde. Taşınmak da ayrıca masraflı bir iş. Nakliye ücretleri en az 300 – 400 YTL. Çıktığın evi temiz bırakmak gerektiği için boyatacaksın. Girdiğin ev büyük olasılıkla boya badana ister. Emlak komisyoncusunun komisyonu, iki aylık kira da depozito. Çıktığın evin sahibinden depozitonu alabilirsen ne ala.
Sokağımızda taşımacılık şirketlerinin araçlarını bu aylar daha sık görüyoruz. “Allah yardımcıları olsun” diyorum, özenle paketlenen eşyaların, kaba ellerde oradan oraya atılışına bakınca.
Büro bakmaya gittiğim arkadaşımla yol boyu dalgalanan sarı bayrakları gördükçe bunları konuştuk, sessiz kaldığımız anlarda meğer aynı şeyleri düşünmüşüz. Paylaşınca acı acı güldük. “Dolmuştan inince, ilk işimiz bir loto oynamak olsun” dedik.
Ofisine gittiğimizde, emlak komisyoncusu izi bekliyordu. Arkadaşım, emlak komisyoncusuyla “250 – 300 YTL. Olabilir” diye konuştuğu tek tuvaletli sokak içindeki dükkanın kirasını, ev sahibinden de duyma ümidiyle girmişti ofise. Yurt dışından gelen genç bey, “Biz 225 Euro düşünüyoruz” deyince, arkadaşımın yüzüne bakamadım.
Bütçesini aştığını biliyordum bu rakamın. Teşekkür edip çıktık emlak komisyoncusundan.
Ve karşımıza çıkan ilk dükkandan, iyi dileklerle bir kolon şans oyunu oynadık.
Velhasıl kiracılık zor zanaat!
Category: Köşe yazıları