“Alışveriş merkezleri Kemeraltı’nın tahtına talip…”
“Bakkal Amcalar yok olmamak için direniyor… “
Bunlar, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birilği’nin düzenlediği ikinci basın yarışmasında ödül alan haberlerin başlıkları.
Şilan Çamlıbel’in Sky TV’de yayımlanan “Bakkal Amcalar yok olmamak için direniyor” başlıklı haberinde, uzun yıllar bakkallık yapan, ama artık hipermarketlere dayanmakta zorlanan bir “Bakkal Amca” ile ropörtaj yapılmış. “Bakkal Amca” diyor ki:
“Komşum anahtarları bana bırakır, kız istenmeye gelinecekse önce gelir bize sorarlar, biri ev kiralayacaksa, ev sahibini sormak için önce bize gelir. Bugün hangi market görevlisine anahtarınızı bırakırsınız?”
Yoğun iş koşulları gereği ne yazık ki pazar alışverişini bile büyük marketlerden yapıyoruz çoğumuz. Bu çoğunluğa biz de dahiliz. Sokağımızdaki bakkalımızla alışverişlerimiz ekmek-gazete ilişkisinden öteye gitmiyor çoğu kez.
Durağımızdan evimize gelen yol boyunca bakkal, mini market, market, süpermarket alışveriş merkezi türünden sekiz dükkan yeralıyor. Kimi dergi, kimi sebze meyva, kimisi VCD-DVD, kimisi de su satışıyla işlerini arttırmaya çalışıyor. Bizim bakkalımız ise, servisiyle öne çıkıyor. Bu yıl dersleri kötü olduğu gerekçesiyle okula gönderilmeyen evin iki genç bireyi, hizmet eri olarak servis veriyor mahalleye. Ailecek mücadele ediyorlar aslında. Gündüz çocuklar, gece baba… İzmir’de etkinlik gösteren 12 bine yakın bakkal esnafından sadece biri.
Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken sekiz yıl önce federasyona kayıtlı 685 bin bakkal olduğunu belirten, bu sayının 2006’da 275 binlere düştüğünü belirtiyor. Büyük marketlerin 57 sektörü olumsuz etkilediğini belirten Palandöken, hükümetin marketler yasasını bir an önce çıkarması gerektiğini söylüyor ısrarla. Tıpkı İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Mehmet Ali Susam gibi…
Hipermarketlerde çoraptan buzdolabına, dikiş iğnesinden hazır yemeğe her şey bulmak mümkün. Marketlerin hemen karşısında ya da yanında açık bulunan bakkal esnafın yaşama şansı neredeyse yok gibi. Bakkal esnafı 10 kasa gazoz alıyorsa, hipermarketler aynı mal için belki on bin kasa alım yapıyor. Satın alırken sağladığı fiyat avantajının bir kısmını tüketiciye yansıtabiliyor. Doğal olarak alım gücü fazla olanın, piyasada sesi daha güçlü çıkıyor.
Bakkal esnafını böylesi acımasız bir rekabetten koruyabilmek, hipermarketler gibi güçlü bir alım gücüne sahip olabilmek için yapılan girişimlerin en başarılısı Besaş örneğiydi. Bakkalların Buca Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Mehmet Ali Susam’ın öncülüğünde 11 yıl önce bir araya gelerek “örgütlü güç” olarak kurdukları Birleşik Esnaf ve Sanatkarlar A. Ş. Besaş, yeni sloganıyla “Güçlü arkadaş” internette yer alan bilgilere göre bugün 400’ün üzerinde ortağa sahip.
Türkiye’deki pek çok esnaf şirketine rehberlik eden kurum, 1995 yılında 5 ortakla kurulduğunda 250 YTL. sermayeye sahip iken, 2006 yılında sermayesini 15 milyon YTL. ‘ye çıkarmış durumda.
Hepimizin yaşamında ayrı bir yeri olan bakkal esnafını, “Bakkal Amca” karakteriyle tekrar yaşamımıza sokan Besaş, keşke sesini daha çok duyurabilse. Esnaf Odası’nın ödül verdiği gazeteler, dergiler, televizyonlar haberlerinde esnafın sesini, halka daha çok duyurabilse.
İlk yıllarda aldığı rüzgarla hayli yol alan kurumun önümüzdeki ay genel kurul toplantısı olacak. Bakkalın, esnafın acımasız rekabet karşısında sesi kısıldıkça, Besaş’ın sesinin daha gür çıkması gerekiyor.
Ne de olsa Besaş, iyi arkadaştan öte, hala esnafın örgütlü bir gücü…
Category: Köşe yazıları