Ucuzluğu bıraktık, geçitğimiz günlerde televizyon haberlerinde yer alan “aleve tutulduğunda yanıveren ekmek” ise, söyleşilerimizin gündemine oturuverdi. Kalitesiz unları beyazlatmak için içine konulan katkı maddeleri, ateşe tutulduğunda yanıveren ekmek gibi, sağlığımızı da ateşe atıyordu. Gıda Mühendisleri, ekmek uzmanları kontrol mekanizması bir türlü sağlıklı işlemeyen ekmeğe katılan “ağartıcı”ların, miktarını kontrol etmenin mümkün görünmediğini söyleyip duruyorlardı.

Biz bu soruna çözüm bulmak ve gönül rahatlığıyla ekmek tüketmek için bir ekmek pişirme makinası satın aldık. Ortaya çıkan ürünün güzelilğini çokça anlatınca, kimi arkadaşlarımız, “Ne o, yoksa siz bu makinaların satışından prim almaya mı başladınız?” diye takıılır oldular. Ancak ekmeği görüp, tadınca, onlar da potansiyel alıcı oluverdiler.
Evde ekmek yapımı için üretilen makinelerin fiyatları boyutlarına göre 90 YTL. ile 200 YTL. arasında değişiyor. Son dört yıldır piyasada bulunan makinalara talep son bir yılda beş kat artmış. Makinaların büyük marketlerde 12 aya varan taksitlerle satılması da bu artışta etkili elbette.

Büyük un üreticilerinin, kaliteli ve besin değeri yüksek unları, birer kiloluk özel ambalajlarında satması da biz tüketicilerin işini kolaylaştırıyor. Bayatlama süresi, bakkaldan aldığımız ekmekle karşılaştırılamayacak kadar uzun.
İşin tek dezavantajlı yönü ekmeğin hazırlanma süresinin yoğurma, mayalama, pişirme, dinlendirme ile birlikte ortalama üç saat olması. Ancak evinizde ekmek azaldığı zaman geceden makinaya malzemeleri koyup, sabah mis gibi ekmek kokan bir evde uyanarak bu sorunu çözebiliyorsunuz. Çünkü makinanın teknolojisi, başında durmayı gerektirmiyor, gece bile üretimde bulunabiliyorsunuz fırınlar gibi.
Ekonomik oluyor mu derseniz, 1 kiloluk karışımlı unun paketi, kuru mayası dahil 3 YTL civarında. Makinaların fazla elektrik tüketmediği söyleniyor. Makinamız yeni olduğu için biz henüz elektrik faturasına yansımasını göremedik. Ancak, iş sağlık olunca, sanıyorum hiç bir bedel bize yedirilen kalitesiz ve hatta zararlı ekmeğin acı faturası kadar ağır olamaz.
Ekmeği fırıncılar hırslarına, yöneticiler politikalarına alet etmeye devam ederlerse, sanırım her evde bir minik ekmek fırını açılmaya başlanacak. Bu da uncularla ekmek üreten makinacıların işine yarayacak… Fırıncıların yüzlerindeki kızarıklığı ağartmak için ne kullanacağını hep birlikte göreceğiz…
Category: Köşe yazıları