1973 yılından bu yana, 35 yıldır kentin müzik tarihini araştırdığını söyleyen Yaşar Ürük sayesinde gördük ki, meğerse İzmir, dünya müzik tarihinde de hepimizi şaşırtan bir üne sahipmiş.
Kentin dünya müzik tarihine adını yazdıran şarkılarını, ses sanatçılarını, müzisyenlerini, bir çoğunu ilk defa gördüğümüz siyah – beyaz tarihi İzmir fotoğraflarıyla sundu Ürük.
“İzmir sanatçı tarlası” derken üzerinde çalıştığı ve kentin belki de hiç bilinmeyen müzik tarihine ışık tutacak kitabının tamamlanmak üzere olduğunun müjdesini verdi…
Sunum öylesine etkileyiciydi ki, kimi notlarımı sizlerle de paylaşmak istedim.
Ali Kocatepe’nin “Bir Fuar Masalı”yla başladı sunum. İzmir Fuarı’nın ilk açıldığı yıllardaki görüntüleri… Sadece yabancı ülke pavyonlarının ve birkaç heykelin yer aldığı fuar alanı… Arkada görünen Kadifekale’nin etrafındaki şaşırtıcı boşluk…
İonya uygarlığı kalıntılarındaki ip uçlarından yola çıkılarak seslendirilen İon müziği örneğini dinledik sunumda.
Cumhuriyet öncesi dönemde verilen müzik derslerindeki sözcük tekrarlarının dilimize “gına” sözcüğünü nasıl kazandırdığını öğrendik.
Ünlü bestecimiz Adnan Saygun’u yetiştiren, çocuk müziği alanında çalışmış İsmail Zühtü Kuşçuoğlu’yla tanışıp, Ahmet Yekta Madran’ın Türk çocuklarını motive etmek amacıyla bestelediği “Adım Ne” parçasını dinledik Yıldız İbrahimova’nın sesinden.
Dünyanın Maffy Falay olarak tanıdığı ünlü trompetçimiz Muvaffak Falay’ın 12 yaşında Kuşadası Bandosu’nda başlayıp İzmir Bandosu’nda süren, başarılarla dolu öyküsü’nü yine Yaşar Ürük’ün arşivindeki fotoğraflar eşliğinde izledik.
“Eğitilseydi Paganini’den ünlü olurdu” diye anlatılan Haydar Tatlıyay adlı ünlü kemancının Atatürk’ün sayesinde yön değiştiren yaşam öyküsü sunumda yer alan bir başka ilginç konuydu.
Karşıyakalıların pek sevdiği, “İpek siyah mantolu, Siyah beyaz yakalı” diye başlayan “Karşıyakalı” kantosunun, bilinenin aksine, Neyzen Tevfik’in de hocası Şeyh Udi Cemal Efendi’nin bestesi olduğunu anlattı Ürük. Behice Osman Hanım’ın sesinden dinledik bu kantoyu.
Sunumda yer alan 1921 yılında yapılmış, İzmir’i işgal eden Yunan Kuvvetleri Bandosu’nun çaldığı Orient havalı İzmir Marşı ise herkesi sarstı. Yunanlıların İzmir’i işgal ettiği günlerin fotoğrafları eşliğinde sunulan marş ve fotoğraflar gerçekten çok etkileyiciydi.
Bizim Zeybek havasını, Rum azınlıkların Zeybekikos adıyla kendilerine mal edişini, Rumların oluşturduğu Estudiyantes müzik gruplarını, İzmir’in müzik dünyasının sadece Yunanistan’a değil, azınlıklar nedeniyle İsrail’e de açıldığını anlattı Yaşar Ürük.
Kentin müziğinde Romanlar’ın yerine de değinen Ürük, “Hain Köfte” adlı şarkıyı İzmir’de yapılan binbir çeşit köfte görüntüleri eşliğinde sundu.
1958 yılında New York Flarmoni Orkestrası tarafından seslendirilen Yunus Emre Oratoryosu’nun bestecisi, İzmir’de Halkevi Orkestrası’nı yaşatan Adnan Saygun’un bu güzel eserinden bir bölümle bitti Ürük’ün sunumu.
“Şarkısını Söyleyen Şehir İzmir” sunumlarının devamı 18 Şubat, 24 Mart, 21 Nisan ve 26 Mayıs’ta, Konak Belediyesi Alsancak Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.
İzmir’i Sevenler Platformu ve Ege Kültür Platformu’nun düzenlediği bu etkinliği kaçırmamanızı öneririz. Müziğin, İzmir tarihiyle ve nefis İzmir fotoğraflarıyla kaynaşarak sunulduğu, 35 yıllık bir emeğin ürünü sunumları mutlaka izlemelisiniz.
Category: Köşe yazıları