“İzmir Bosna’yı avuçlarında taşıyabilir. İzmir’in nüfusu Bosna Hersek’teki müslüman nüfustan fazla.”
Bu sözler Bosna Hersek’in savaş öncesi demir çelik üretiminde dünya liderleri arasında olan Zenica kentinin Belediye Başkanı Hüseyin İsmailoviç’e ait.
Sanayi tesislerinde 30 bin çalışanı olan Zenica’da, endüstri tesisleri büyük yara alınca işsizlik ciddi boyutlara ulaşmış. İşsizlik resmi rakamlara göre yüzde 24’lerde seyrediyor Bosna’da.
Zenica, Karşıyaka Belediyesi ile 1996 yılından bu yana kardeş şehir. Savaş sonrası demir çelik tesisleri alanında tröst olarak tanınan Hintli Mittal firmasına satılmış. Ancak onlar da beklenen hareketliliği getirmemiş kente.
Tarihi ve kültürel bağlarımız yüz yıllar öncesine dayanıyor Bosna Hersek’le. Yaşadıkları acı dolu savaşta büyük destek veren Türkiye’nin aynı desteği şimdi boğuştukları ekonomik savaşta da vermesi en büyük dileği Bosnalı yetkililerin.
Bosna Hersek Fahri Konsolosu Ahmet Kemal Baysak ve Türkiye Bosna Hersek Kültür Dernekleri Federasyonu’nun işbirliğiyle 5 – 12 Temmuz 2010 tarihleri arasında düzenlenen Bosna Hersek gezisinde ziyaret ettiğimiz tüm yetkililer aynı şeyi söylüyor:
“Bu yaptığınız ziyaretler çok önemli. Ancak bize sözünde duracak Türk iş adamları gerekiyor. Yatırım yapacak iş adamlarını belediyemize davet ediyoruz. Çünkü burada bürokratik işlemleri belediyeler çözüyor.”
Ahmet Kemal Baysak, 1993 yılından bu yana ülkeye yaptığı neredeyse tüm gezilere yanında gazetecileri ve iş adamlarını götürüyor. Bizim de katıldığımız bu son ziyarette, İzmir Büyükşehir Belediyesi Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun eşi Dr. Türkegül Kocaoğlu, Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, Adana Sarıçam Belediye Başkanı Ahmet Zenbilci, Yeni Asır Gazetesi yazarı Ahmet Yazıcıoğlu ve yine gazeteci arkadaşlarımız Yeni Asır’dan muhabir – fotomuhabiri Kadir Kemaloğlu, Karşıyaka Belediyesi Basın Danışmanı Sedat Sözer ve Kent-Yaşam editörü eşim Hüseyin Erciyas ile Türkiye’nin her yerinden Bosna Hersek kültür ve yardımlaşma derneklerinin başkanları var. İş adamları yine gezinin ayrılmaz parçası.
Baysak, savaş sonrası dönemde özellikle süt, su ve çimento fabrikaları özelleştirilirken Türkiye’nin büyük fırsatlar kaçırdığının altını çiziyor, “Buraya ekonomik olarak yerleşemezsen, yönetimde söz sahibi de olamazsın” diyor.
Zenica’da önümüzdeki günlerde termik santral ihalesi yapılacağını söylüyor Belediye Başkanı İsmailoviç. Dünyanın bir çok yerinden büyük firmaların yanı sıra Ankara’dan Gama şirketinin de ihaleye katılacağını belirtiyor. “Büyük savaş olacak bu ihale için” diye ekliyor.
Hüseyin İsmailoviç, yakın zamanda Türkiye’den Maraş dondurması tesisi kurmak isteyen bir firmanın kendileriyle iletişim kurduğunu, ancak iki aydan bu yana bir gelişme olmadığını söylüyor. Sonra da biraz sitem dolu sözlerini paylaşıyor bizlerle:
“Her şey çok yavaş gelişiyor. Bilgi verme konusunda geri dönülmüyor. Paranız yoksa bulabiliriz, teknolojiyi, bilgiyi satın alabiliriz, ama zamanı geri alamayız.”
Her yerinde doğal kaynak suları olan, temiz havası ve yemyeşil doğasıyla Bosna’da tarıma ve özellikle organik tarıma ilişkin çalışmaları soruyorum Zenica Belediye Başkanı’na. Şunları söylüyor:
“Bosna büyük tarım alanlarına sahip bir ülke değil. Savaştan önce Zenica endüstri kentiyken, savaş sırasında hepimiz tarımla tanıştık. Hiç bir zaman tarımla ilgili olmayan insanlar balkonlardaki saksılarında bitki yetiştirdi, parkları ekip biçtiler yiyecek için. Savaş biter bitmez bu istek de söndü. Ama kesin olan bir şey var ki, burası ileride organik tarım konusunda ilerleyecek potansiyele sahip. Ancak dünyanın da bize organik tarım konusunda belgeyi vermesi önemli. Organik ürünlerimiz var ama Avrupa’nın bunu kabullenmesi lazım. Her yardım bize iyi gelecektir. Diğer bir problem de tesislerimizin olmaması. İmkanımız, yerimiz var, işlemleri yapacak kapasitemiz var. Bu işi yapmak isteyenler olursa direk yerimizi vereceğiz.”
Zenica savaştan önce 300 bin litre organik süt üretirken, bu rakam şimdi 7 milyon litreye çıkmış. Tesislerin olması durumunda bu sayının ikiye katlanabileceğini söylüyor Başkan Hüseyin İsmailoviç.
Saraybosna Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği’nin 2010 yılı raporundaki verilere göre ülkenin Türkiye’ye ihracatı 52 milyon 90 bin dolar, ithalat ise 226 milyon 467 bin dolar.
Türkiye, 2009 yılında yaptığı 94.9 milyon Euro yatırımla Bosna’ya yatırım yapan ülkeler arasında ilk sırada geliyor. Resmi verilere göre 2009 yılında Bosna Hersek’e Türkiye tarafından yapılan yatırımların yüzde 79,2’si üretim, yüzde 9,9’u bankacılık, yüzde 4,9’u ticaret, yüzde 3,6’sı ulaşım ve yüzde 2,4’ü diğer sektörlerde gerçekleşmiş.
Ülkenin en önemli gelirleri arasında ise yurt dışında çalışan vatandaşların gönderdiği paralar geliyor. Bunun yaklaşık 1,8 milyar dolar olduğu dile getiriliyor. Yurt dışından gönderilen paraların gayri safi milli gelirin yüzde 10’una denk geldiği belirtiliyor.
Ekonomide kayıtdışılık, Bosna’da da büyük sorun.
Sosyalist sistemden kapitalist sisteme geçen ülkede insanların ne yapacağını bilmez halde olduğunu, kendi ayaklarının üzerinde durmak için çaba sarf ettiklerini dile getiren yetkililer bu geçiş evresinde ülkede yaşamın temposunun düştüğünü söylüyorlar.
Savaşta Bosna’ya sabırla el veren Türkiye’nin, bu ülkeye yine destek vermesi şart. Bosnalılar’ın balığa değil, oltaya ihtiyacı var. Sürdürülebilir işletmeler kurmak için yetkililer “Elimizden gelen desteği vermeye hazırız” diyorlar.
Elçiye zeval olmaz… Sözünde durmayı bilen Türk yatırımcılara saygıyla duyurulur…
Yazar Saadet Erciyas’ın önceki “Kent-Yaşam” yazıları:
[catlist id=18 pagination=no]