Bugün metro çok kalabalık. Bir sağlık kongresi için 5 bin turist gelmiş İnciraltına. Kalede İzmire nazır şık bir restoranda güzel bir öğle yemeği yedikten sonra bir kısmı Kemeraltına geliyor. Ben de onlarla birlikteyim. Rehberlerinin kendilerine hamamları, tarihi mekanları ve kuyumcuları gezdirdiğini sonra da sinagog ve kiliseleri gösterdiklerini söylüyorlar.
Şaşırarak soruyorlar bana: Gerçekten bu farklı dine mensup insanlar bir arada mı yaşamış yüzyıllarca bu kentte?
Evet diyorum. Elbette öyle. Hatta bir zamanlar padişahlar İzmire geldiğinde levantenlerin köşkünde kalıyorlardı.
Sonra fuarların nasıl gittiğini soruyorlar. İzmirlilerin yeşile ve çevreye ne kadar önem verdiklerini izlediklerini anlatıyorlar hayranlıkla. Daha önce İzmire gelenlerden birisi arkeoloji müzesindeki değişikliği farketmiş. Müzeyi de genişletmişsiniz. Broşüründe gördüm, yeni eserler getirmişsiniz diyor.
İzmirde tüm kazılar bitmiş. Turistler zaten 4-5 gece konaklıyor, en büyük ilgi Mega Müzeye.
Sohbet ede ede İnciraltındaki Kongre Sarayına geliyoruz. Bu arada kent ve enformasyon merkezine uğrayan bir dostumuz, Sanat Müzesinde ilişkin duyduğu bir ayrıntıyı paylaşıyor. Müzenizi Eiffel Kulesini de yapan Mösyö Eiffelin yaptığını duydum. Ne kadar hoş…
Bir başka dostumuz ise Antalyaya hızlı tren saatlerini soruyor. Kendisini resepsiyona yönlendiriyorum.
Rüyalar gerçek olsa…
Kalede şık bir restoranda, manzara izleyerek yenen hoş bir öğle yemeği…
İnciraltında 5 bin kişiyi ağırlayan bir kongre merkezi…
Büyüyüp, genişletilmiş, broşürleri zenginleştirilmiş arkeoloji müzesi…
Kentin merkezinde denizin yanında bir sanat müzesi…
Bilgi ve enformasyon merkezi…
Tüm kazıların bittiği, turistlerin 4-5 gece konakladığı bir İzmir…

Turizm İçin Düşünceden Eyleme
İzmir İçin Düşünceden Eyleme (İİDE) Toplantıları Çalışma Grubunun Kültürparktaki İzmir Sanatta düzenlediği etkinliklerin bu ayki konuğu Alex Baltazziydi. İzmirde turizm sektörünün gelişmesi, daha hızlı yol alması için görüşlerini paylaştı konuklarla Baltazzi. Bunca yılın deneyimiyle İzmir Limanı, Kadifekale ve kısa bir süre önce İzmir Ticaret Odasıyla birlikte düzenledikleri Levantenler Sempozyumuna ilişkin görüşlerini aktardı.
Sözlerinin sonunda sık sık hepimizi; yani biz İzmirlileri eyleme davet ediyordu Baltazzi:
Hızla yol almak için tarih almalıyız. Agora için de, İzmir limanı için de, Kadifekale için de. Bir şeyler yapılıyor ama geç kalıyoruz. Biz Kadifekaleyi düzeltelim diye konuşurken, İtalyanlar Romada 5 bin kişilik oditoryum yaptı. Kitle turizminde yerimiz var ama kültür turizminde hak ettiğimiz yerde değiliz…
Kadifekalede bir Türk gecesi bile düzenleyemediklerini, kruvaziyer gemilerle İzmire gelen turistlerin gezecek yer bulamadıklarını, Amerikalı turizmci dostlarını kente getirdiklerinde Bergama ve Efese bir gün, İzmire de Kemeraltı için yarım gün ayırdıklarını anlatıyor Alex Baltazzi. Sözlerini şöyle sürdürüyor:
Günün sonunda bize şunu diyorlar: Bak Efes güzel, ama Bergama biraz zayıf kalıyor. İzmir bizim Florida gibi, rahat, sakin bir şehir. Biz en iyisi bir gece Efeste konaklayıp oradan İstanbula geçelim. Yani İzmir turiste hitap etmiyor. Limana inen turist gidecek yer bulamıyor.
Turizm sektörünün petrol ve otomotiv sektöründen sonra en hızlı gelişen sektör olduğuna dikkat çekiyor Baltazzi. 1969 yılında kurduğu Karavan Turizmle sektöre adım atan Alex Baltazzi, Amasyaya gittim. Kazılar yapıyorlar harıl harıl. Agoraya gidiyorum, Kadifekaleye gidiyorum. Çok yavaş ilerliyor her şey. Neden İzmirde bu hareketlilik yok. Paraysa, onlar nasıl buluyorlar? Ben bu gecikmeleri anlamakta güçlük çekiyorum.Yerel yönetimlerin imkanları daha büyük diyor.

Son dönemde sözü edilen mega müze projesini 1990lı yıllardan beri dillendirdiklerini anlatan Alex Baltazzi, İzmirden çıkan bir çok eserin bugün Louvre ve British Museum gibi dünyaca ünlü müzeleri süslediğine de değiniyor. Bunca eserin çıktığı, Ege medeniyetlerinin başkenti konumundaki İzmirde ise bu eserleri sergileyecek bir müze olmayışından duyduğu üzüntüyü dile getiriyor. Kentte sağık ya da kültür turizmine ilişkin çalışmaların yapılmasına da destek verdiklerini vurgulayan Baltazzi, Ama elimizde arkelojik eserlere ilişkin bunca potansiyel varken, önce bunu değerlendirelim demeden de edemiyor. Yani yine sözü aynı noktaya getiriyor:
Zaman yitirmeyelim ve bir an önce elimizdekileri sergileyelim. Hem de en iyi biçimde.
Konaktaki Arkeoloji Müzesinin daha iyi bir noktaya gelmesinin şart olduğuna da değinen Alex Baltazzi, müze için can çekişiyor deyimini kullanıyor. Broşürlerinin, tanıtım dökümanlarının daha iyi olması gerektiğine dikkat çekiyor ve hala araç trafiği proleminin çözülmeyişinden yakınıyor.
Acil Tıp Kongresine, Acil Kongre Merkezi aranıyor!
İzmir İçin Düşünceden Eyleme Grubunun ilgiyle izlenen sohbet toplantısında Alex Baltazzinin sözlerine Avrupa Acil Tıp Birliği Konsey Üyesi, Herkes İçin Acil Sağlık Derneği Genel Başkanı, İzmir Alsancak Devlet Hastanesi Acil Servis Sorumlu Hekimi ve toplantının yöneticisi Dr. Ülkümen Rodoplu katkı koyuyor.
Dünya Acil Tıp Kongresinin 2012 yılının Aralık ayında Türkiyede düzenleneceğini anlatıyor önce Dr. Rodoplu. Sözlerini şöyle sürdürüyor:
Kurul kongre için Antalya ya da İzmir arasında seçim yapacak. İzmirin artısı çok elbette. Sıcak bir kent, insanların diyaloğu çok farklı. Ancak kongrenin yöneticileri Antalyayı dolaşmaya gittikleri zaman görüyorlar ki; aynı anda kentte altı tane uluslararası tıp kongresi yapılıyor. İzmirde ise bir kongre merkezi dahi yok. Oysa bu kentte Mermer Fuarı gibi dünyanın ikinci büyük fuarı düzenleniyor. Kongre konusunu bu nedenle İzfaşa aktardık. Bize destek olacaklarına ilişkin söz verdiler. İsveçli kongre yetkililerini alıp Büyükşehir Belediye Başkanımızla görüştürdük. Çok etkilendiler tabii böyle bir görüşmeden. Kültürparktaki salonu ücretsiz kullanabileceğimizi öğrendik. Kongre için İzmir seçilirse, 3 bin kişi gelecek. Alex Beyin endişelerini paylaşmamak mümkün değil.
Turizm Fuarının ilk düzenleyicisi

Şoförlere ilişkin Baltazzinin sözleri üzerine konuklardan Fergül Yücel, İngiltereye ilişkin bir deneyimini paylaşıyor:
İngilterede yaşayan yeğenim, taksi şoförü olmak için başvuruda bulunmuş. Orada şoför olabilmek için üniversite sınavı gibi beş aşamalı sınavdan geçiyorsunuz. Şoförler bulundukları bölgenin tarihini, yollarını çok iyi bilmek zorundalar. Bir dökümana bakmadan anlatmak ve yolcuyu en kısa sürede istediği yere götürmek zorundalar. Oysa biz burada kimi zaman şoförlerin bile yol sorduğunu görüyoruz.
9-12 Aralık 2010 tarihinde düzenlenecek olan Travel Turkey Fuarından da söz ediyor Baltazzi. Kendsinin İzmirdeki ilk turizm fuarının temellerini atanlardan birisi olduğunu öğreniyoruz. 1992 yılında Yüksel Çakmurun Büyükşehir Belediye Başkanı, Abdülkadir Ateşin Kültür ve Turizm Bakanı olduğu dönemde İzfaşla birlikte ilk turizm fuarını düzenlediklerini aktaran Baltazzi, şunları anlatıyor:
İki sene düzenledik fuarı. Katılım da iyiydi. Sonra yönetim değişti. Özfatura geldi. Bu fuardan para kazanılması gerektiğini söyledi. Para kazanılır elbette, ama zaman gerek. Böylece fuar durdu. Bizim ardımızdan İstanbul ve Antalya fuarı düzenledi. 2007de Başaran Ulusoy Yeniden düzenleyelim İzmirde bu fuarı deyince, yaptık ama 1993-2007 arası İzmir için kayıp oldu…

Baltazzinin bunca yılın deneyimiyle söylediklerine kulak verecek ardından da ses verecek, tarih verecek ve eyleme geçecek, turizmin çıkış yolu olduğunu görecek yöneticiler var değil mi bu kentte? Siz ne dersiniz?
***
Küçük bir not:
Kültür ürünlerine ve ebru sanatına meraklı olan dostlara bir duyurum var. Yazımda da belirttiğim gibi 9-12 Aralık 2010 tarihleri arasında Kültürparkta Travel Turkey Fuarı düzenleniyor. Biz de kadın sanatçılarımızla yer alacağız Turizm Fuarında. 2 Nolu Holde, A150 standında ebru sanatı uygulanmış doğaltaşlarımızı sergileyeceğiz. Bilginize…
Category: Köşe yazıları