“Toplumsal duyarlılığımız giderek azalıyor. Şimdi yeni bir tokat yeme zamanı. İşimiz böyle giderse daha da zorlaşacak. Ama yılmak yok. Bilimsel gerçeklerle çalışmaya, eğitime devam edeceğiz.”
Herkes İçin Acil Sağlık Derneği’nin (HİASD), Marmara depreminin 12. yılında “Marmara depremi anma ve çıkarılacak dersler” konulu toplantısı İzmir Tabip Odası’nda. Konuşmacılar Dokuz Eylül Üniversitesi Acil Tıp Anablim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gürkan Ersoy ile HİASD Başkanı, Acil Tıp Uzmanı Dr. Ülkümen Rodoplu.

Fotoğraf karelerinden birisinde bir çift siyah rugan çocuk ayakkabısı var. Ayakkabının sahibi büyük olasılıkla beton blokların altında. Doç. Dr. Gürkan Ersoy, gözleri dolarak “Kızımın ayakkabılarını asla böyle görmek istemem” diyor.

Depremin 12. saatinde deprem bölgesinde çalışmalara başladıklarını anlatan Dr. Ülkümen Rodoplu, ülkemizin yardımlar konusunda inanılmaz zengin olduğunu belirterek başlıyor konuşmasına:
“Yardım bölgesine gelen malzemeleri hiçbir yerde göremezdiniz. Deneyimli insan vardı, doktor, itfaiyeci, paramedik Malzeme vardı….Yanık battaniyeleri, pansuman bezleri, her türlü tıbbi malzeme… Ama biz insan kurtaramadık. Plan program olmadığı için kısa sürede kurtarılabilecek insanları bile kurtaramadık ne yazık ki. 20 bin kişi öldü, 300 bin kişi kayıp ”

Doç. Dr. Gürkan Ersoy ve Dr. Ülkümen Rodoplu’nun afet bilincini arttırmak, insanları bu konuda ayık tutmak için önemli bir çabası var İzmir’de. 10 Kasım 2010 tarihinde kurdukları Herkes İçin Acil Sağlık Derneği, her meslek gurubundan kişilerin üye olabileceği, ilk yardım, afet bilinci konularında ücretsiz eğitim veren bir sivil toplum kuruluşu.

2010 eğitim öğretim yılı başında Cumhuriyet Nevvar Salih İşgören Kız Teknik ve Meslek Lisesi’nde pilot bir uygulama başlatan dernek, 30 gönüllü genci eğitime almış. Dönem boyunca acil tıp eğitimi alan gençler, önce okullarındaki arkadaşlarını eğitmiş. Bu yıl ise İzmir’deki tüm okullara yayılması planlanan projeyle başka okullarda da eğitim vermeye hazırlanıyorlar.

Marmara depremi sırasında belki 3-4 yaşında minik birer bebek olan gençlerin konuya duyarlılığı insanı heyecanlandırıyor. Ekibin başkanı Aybike ve Eylül. Önce evdekileri eğittiklerini anlatıyorlar.

Arkadaşlarının bir sorun olduğunda kendilerine danıştığını anlatan Ezgi Sargın bir deneyimini paylaşıyor. “Geçenlerde yeğenimi arı soktu. Annem sıcak su koyalım diye ısrar etti. Ben mutlaka soğuk kompres, buz uygulanması gerektiğini söyledim. Kabul etmek istemediyse de ikna ettim ve sonuç gerçekten iyi oldu” diyor.

Bugün,17 Ağustos olmasına karşın, televizyonların çok azında depremle ilgili program olduğunu görüyorum. İlk yıllarda kanal kanal gezen “uzmanlar”, “profesörler”, kırmızı fay hatlı haritalar yok ortalarda. Dr. Ülkümen Rodoplu’nun dediği gibi, birisi unutturmak istiyor sanki bu gerçeği.

Eminim yarın bu haberi yalanlayan haberler yayınlanacak, sonra da konu kaynayıp gidecek.
Kanalları gezerken yayına verilen “son dakika” haberi ise, depremin acısını yaşadığımız bu günü tam bir ulusal yasa dönüştürüyor. Hakkari’den gelen şehit haberleri acımızı katmerleştiriyor. Yine sözün bittiği yere geliyoruz.
Hayata tutunan eller, kayıveriyor demir filizinden…
Category: Köşe yazıları