Fuar sonrası geçilen basın bülteninde 638 firmanın katıldığı fuarı 33 ülke, 51 ilden 20 bin 568 turizm profesyoneli ve son tüketicinin gezdiği açıklandı.
Bir önceki yazımda değinmiştim, organizasyonu yapan kuruluş İZFAŞ bu yıl Travel Turkey için KOSGEB desteği talep etmeyince birçok firma yüzde 50 devlet desteğinden yararlanamadı, fuarda da küçük ama renkli sunumlar yapan işletmelerin eksikliği gözlerden kaçmadı.
Hollanda partner ülke olmasına karşın sade standıyla pek sesi duyulmazken, illerin standlarından yükselen davullu zurnalı müzik sesleri ise Gürültü Yönetmeliğini hiçe sayar haldeydi.

Global Kriz, ilk günün konusu
Ülkemizin büyüme rekorları kırdığı, 30 milyon turistle sevindiği şu günlerde Amerika ve Avrupanın gündeminden düşmeyen ekonomik krizin Türk turizmine yansımalarının ele alındığı global kriz paneli, fuar süresince gerçekleştirilen en önemli etkinlikti.

Moderatörlüğünü TUI Türkiye Temsilcisi Hüseyin Baranerin yaptığı panele Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı, TÜROFED Başkanı Ahmet Barut, TUROB Başkanı Timur Bayındır, Sun Express Genel Müdür Yardımcısı Hacı Say, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, Dünya Gazetesi Başyazarı Osman Arolat, TUI Kontrat Müdürü Christian Gertzen konuşmacı olarak katıldı.
Sektörün önde gelen isimlerinin konuk olduğu panelde Türkiyenin 30 milyonu aşan ziyaretçi sayısı nedeniyle şımarmaması ve yakaladığı rüzgarı koruması için çalışmaktan vazgeçmemesi sıkça dile getirilen bir saptamaydı.
Dünya Gazetesi Başyazarı Osman Arolat, elektronik medyanın böyle bir dönemde daha çok kullanılmasını işaret ederken, TUROB Başkanı Timur Bayındır İstanbulu nasıl bu kadar tanınır hale getirdiklerini örneklerle anlattı. Yola yalnız çıkmayın, tanıtım için ayrı ayrı çalışmak yerine yerel yönetim, kamu ve özel sektör el ele verin diyerek deneyimlerini paylaştı.
Türkiyenin turizm konusunda sahip olması gereken herşeye sahip olan çok enteresan bir ülke olduğunu söyleyen TUIden Gertzen ise ellerindeki fark yaratan bu ürüne her türlü yatırımı yapmaya hazır olduklarını söyledi.
Toplantı boyunca 2012 yılında büyümek yerine mevcut durumunu korumak, nokta hedeflerde daha fazla tanıtım yapmak, alım gücü yüksek müşteriye ulaşmak, direk uçuş sayısını arttırmak ise dile getirilen öneriler arasında yer aldı.
Toplantı sonunda konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ise, 2012 için moral bozmaya gerek olmadığını, yeni ülkelerde yeni turizm tanıtma ofisleri açacaklarını ve turizmcilere her türlü desteği verecekleri sözünü bir kere daha tekrarladı.
Fuar izlenimlerimize gelince
Türkiye, Rusyanın kapı komşusu

Rusyada İzmir tanınıyor mu? diye soruyorum. Biz Türkiye deyince Antalyayı anımsıyoruz öncelikle. İzmir güzel bir şehir ama plajı yok şehir içinde. İzmir çok yavaş tanınıyor diyor ve ekliyor:
Antalya çok cazip geliyor bize. Türkiye’den Antalya dışında Pamukkale ve Kapadokya tanınıyor daha çok. İzmire ya kültür ya da gezmek için gelir gelenler. Bir de İzmire yoğun dönemde iki uçuş var. Charter uçuşu. Onu yakalayamazsanız İstanbul aktarmalı gelmek gerekiyor. Onu da kimse göze almaz
Türkiyenin önümüzdeki yıl Rusyadan 10 milyon turist beklediğini söylüyorum. Öyle miymiş? diyor şaşırarak, sonra Belki olabilir, siz çok çalışıyorsunuz ve ülkenizi güzel pazarlıyorsunuz diyor. Ruslar için Türkiyenin sayfiye yeri olarak bilindiğini belirtiyor ve şunları söylüyor:
Bizim için yurt dışı Fransa, İngiltere, Almanya Türkiyeyi yurt dışı gibi saymıyoruz.Türkiye bizim için yazlık bir bölge, sizin söyleminizle kapı komşusu gibi, sayfiye yeri. Fiyatlar ucuz burada, bizim için cazip. Bizim ülkemizde gidebileceğimiz yerler çok kısıtlı. Örneğin Karadenizde Krasnodar denilen bir bölge var, çok güzel ama çok pahalı. Oraya gideceğimize Türkiyeye gideriz diyoruz. Bizim için önemli olan kum, güneş ve deniz burada var çünkü.
Kırsal kalkınma için kırsal turizm önerisi

Kırsal Turizm Derneği, merkezi Manisada bulunan bir dernek. Amaçlarını, Ekonomisi zayıf bölgelerde hem tarım hem turizm yoluyla kalkınmayı sağlamak, yok olan el sanatlarını ve sanatçıları yaşatmak olarak özetliyor Nedim Zurnacı.
Kırsal kalkınmayı gerçekleştirirken kırsal turizm üçgenini dikkate aldıklarını söylüyor ve örnek olarak Yunt Dağındaki çalışmalarını anlatıyor:
Yunt Dağı bölgesi ekonomik olarak çok sıkıntılı bir yer. Burada Köseler Köyü, Örselli ve Koru Köyü bizim turizm üçgeninde değerlendirdiğimiz bir alan. Köseler Köyü, Aigai Antik Kentinin bulunduğu yer. Bugünün ilk alışveriş merkezi günümüzden 2 bin 500 yıl önce burada kurulmuş. Örselli Köyünde ise kadınlar kök boyalarla yapılmış halı kilim dokuyorlar ve kooperatifleri aracılığıyla satıyorlar. Koru Köyde ise Apollon Tapınağı bulunuyor. Ayrıca buralarda arıcılık, fıstık yetiştiriciliği var. Bu bölgeye gelen turistler için bu üç köy, birbiriyle ilintili, gezilecek çok güzel yerler. Gelen turist, yemeğini yesin, alışverişini yapsın ve memnun kalarak yeniden gelsin, dostlarına buraları anlatsın istiyoruz. Çabamız bu yönde. Bizim bu saydığım yerler gibi çok hoş destinasyonlarımız var ama yeterince tanıtamıyoruz. Buralarda turizmle, ekolojik tarımla farkındalık yaratmak, çekici hale getirmek istiyoruz.
Keçe sanatının yüzünü güldüren sanatçı
Keçe sanatçısı Ayfer Güleçin standı, bu yıl en çok ilgi çeken, renkli köşelerden birisi. Çiçek bahçesi gibi. Kültür ve Turizm Bakanlığının standında cam ustası, Türk doğaltaşına ebru sanatını uygulayan Estetik Ebru, bakır ustası ve taşları ufalayarak resim yapan sanatçılarla birlikte keçelerini sergiliyor Ayfer Güleç. Keçeyi imal eden ve yaptığı tasarımlarla günlük yaşamda kullanılır hale getirerek yok olmasını engelleyen Güleç, yakın zamanda İzmirde ilk defa Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle açacağı keçe kursunun heyecanını paylaşıyor standa gelen dostlarıyla.

Fuarda Ayfer Güleç dışında Tokat Niksar standında ürünlerini sergileyen Nesrin Yaramışla da görüşüyoruz. Bir ara iki keçe sevdalısı buluşuyor. Nesrin Hanım, Ayfer Güleçe Usta diye hitap ederken, Güleçin özgün tasarımlarını hayranlıkla izlediğini belirtiyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı standında İzmirin en eski kahve firmalarından İlyas Gönen de yer almış. Standa gelen tüm konuklara yaklaşık 5 kiloya yakın kahve sunmuşlar fuar boyunca. Firmalarının 1939 yılında kurulduğunu, şu an dördüncü kuşaktan gençlerin işbaşında olduğunu söylüyor Elvan ve Yusuf Gönen kardeşler.
Ev pansiyoncularına davet
Kültür ve Turizm Bakanlığının standında turizme yıllarını vermiş Güler Kesbic ile tanışıyoruz. Kendisi Turizm Evleri ve Turistik Pansiyonlar Genel Başkanlığında görevli. Kısaca TUREVS olarak bilinen kuruluş en son Konak Belediyesi ile birlikte Damlacıkta ev pansiyonculuğu çalışması başlatmış. Tatilinizi ev rahatlığında geçirin sloganıyla yola çıkan TUREVSin Damlacık 413 sokakta restore edilen evlerinin özellikle gençler tarafından ilgi gördüğünü anlatıyor Kesbic:
Belediye ile birlikte bu sokakta yaşayanlara üç ay İngilizce kursu düzenledik. Turizm konusunda bilgilendirdik. Evler yeniden düzenlendi ve bir odaları kalacak turistler için ayarlandı. Günlüğü kişi başına 20 Avrodan kiraya veriliyor. Kahvaltı dahil bu fiyata. Yurtdışında çok yaygın olan bu sistem bölgede yaşayan ihtiyaçlı aileler için de gelir kaynağı oldu.
Turistlerin bu sistemden nasıl yararlanacağını soruyorum Güler Kesbice. İl turizm müdürlüklerinin turistleri yönlendirdiğini belirtiyor. İzmire yabancı bir turist olarak gelsem, bu sistemle pansiyonculuk yapan insanları kolay bulabilir miyim, pek inanamıyorum nedense
Karacadağ Kalkınma Ajansı

Standda Şanlıurfa Kültür ve Sanat Vakfı (ŞURKAV) yok olmaya yüz tutan el sanatları örneklerini sergiliyor. ŞURKAVın Müdürü Şükrü Üzümcü, Geleneksel El Sanatları Merkezi (GESEM) Müdürü Selçuk Ağanoğlu ile katılmış fuara. Keçe, kürk, culha (ehram) ve kazaz dokumaları gösteriyorlar. Bu çalışmaları günlük yaşama adapte etmeye çalışıyoruz ki yok olup gitmesin diyor GESEM Müdürü Ağanoğlu. Daha çok erkeklerin çalıştığı bu işleri kadınların da yapması ve iş sahibi olması için proje üretmek istediklerini söylüyorlar Kalkınma Ajansıyla birlikte.
Fuarda İzmir Kalkınma Ajansının da standı var. Karacadağ Kalkınma Ajansındaki hareketliliği görünce kendi kalkınma ajansımızın sakinliği, durağanlığı karşısında şaşırıyorum.
Yunanistan onur konuğu

Sektör olarak vizelerin kaldırılması için birşeyler yapıp yapmadıklarını soruyorum.Kendisinin hafta başında İstanbula konsolosluğa bu konuyu görüşmek için gideceğini, sektör olarak birşey yapmadıklarını belirtiyor. Bugün adalara gitmek için işlemlerin üç gün sürdüğünü anlatan turizmci, Daha önce iki hafta sürüyordu diyor, vizenin kalkması durumunda turist sayısının ciddi oranda artacağını vurguluyor.
Kastamonu standında model tekne


Category: Köşe yazıları