“Kızım evlilik çağına geldiğinde evleneceği erkekten sağlık raporu ve vergi borcu yoktur kağıdı isteyeceğim.”
Neden böyle birşey düşündüğünü sordum; “Üçüncü sayfaya haber olmasını istemiyorum. Baksana insanlardaki şu şiddet eğilimine. Ya piskopatsa, nereden bileceğim de evladımı emanet edeceğim ben?” dedi. “Sağlık raporunu anladım da vergi borcu yoktur kağıdı nesi oluyor?” deyince, “E insanlar yalancı ya, kızımın takılarını bozmak isterse, ya onu kullanırsa” diye yanıt verdi. Arkadaşımın psikolojisi ciddi olarak etkilenmiş anlayacağınız okuduklarından, işittiklerinden…
Aslında çoğumuz şiddeti normalleştirerek, görmezden gelerek, “sabret, geçer” diyerek yaşamlarını sürdüren anaların yetiştirdiği kadınlarız. Fiziksel şiddet görmese de ekonomik, psikolojik ya da sözel şiddet görmüş çoğumuzun annesi, teyzesi ya da kadın bir akrabası. Huzurlu ve mutlu evlilik için kadınların susması gerektiği öğretilerek, tembihlenerek yetiştirilmişler. Evden giderken, aman kızım itaat et diye tembihlenmişler, onlar da öğrendiklerini söylemiş kızlarına : “Aman kızım itaat et. Sabret…”
Ama geldiğimiz noktada ne acı ki güven duyulması gereken kocadan, evladımızı emanet etmeyi düşündüğümüz yol arkadaşından belge isteyecek hale gelmişiz…
Yakın zamanda Mor Çatı’nın sitesinde okuduklarımı sizlerle de paylaşmak istedim.
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın sitesinde her üç kadından birinin evde kocasının ya da sevgilisinin fiziksel şiddetine maruz kaldığı anlatılıyor. Sitede şiddet biçimleri şöyle tanımlanmış:
Fiziksel şiddet: Yumruklama, tokat atma, vurma, ısırma, çimdikleme, tekmeleme, saç çekme, itip kakma, yakma, boğazını sıkma, bir aletle vurma.
Ekonomik şiddet: Ekonomik özgürlüğü kısıtlama, eve para bırakmama veya çok az bırakma, sürekli hesap sorma, parayı kullanarak aşağılamaya çalışma.
Sözel şiddet: Yıkıcı eleştiri, bağırma, alay etme, suçlama, isim takma.
Psikolojik şiddet: Küsmek, baskı uygulamak, intihar etmekle tehdit, çocukları uzaklaştırma, arkadaşlarınıza, ailenize sizinle ilgili yalanlar söyleme, onları görmenizi engelleme, güveninizi kırma, bilgi saklama, kıskançlık, gözdağı verme.
Cinsel şiddet: İstenmeyen cinsel davranışları yapmaya zorlama, istemediğiniz halde cinsel ilişkiye zorlama, cinsel yöneliminize bağlı davranışlarınızı değersizleştirme, taciz etme, cinsel ilişki sırasında güç kullanma.
Sitede şiddet döngüsü ise şöyle tanımlanmış:
Birinci aşama: Şiddet uygulayan kişi, gerilim yaratır, kıskançlık gösterir. Kadının davranışlarını kontrol eder. Tehdit eder.
İkinci aşama: Gitgide kadının tüm yaşamını kontrol etmeye çalışır. Küçük şeylerden kavga çıkarır. Duygusal ve psikolojk şiddet uygular.
Üçüncü aşama: Fiziksel şiddet başlar. Şiddetin boyutu değişebilir. Hemen sonrasında şiddeti uygulayan kişi yaptıklarına bahane bulur.
Dördüncü aşama: Balayı aşaması… Şiddet uygulayan erkek gönül almaya çalışır. Gerilim azalır. Şiddet uygulayan durumun normale dönmesi için genellikle yapıcı bir tavır sergiler. Ta ki tekrar gerilim yaratma aşamasına, yani en başa dönene kadar.
Sitede bir de flört şiddeti anlatılmış ve Kimi belirtiler şiddet eğilimine işaret edebilir:
Genel olarak öfkeli bir tarza sahip olmak, öfke patlamaları yaşamak, hoşgörüsüzlük
Olayların sorumluluğunu üstlenmeme, hatalarını kabul etmeme, hep başkalarını suçlama
Cinsiyetçi bir tavra sahip olma, kadınların ve erkeklerin nasıl davranması gerektiği konusunda çok kesin yargılarının bulunması
Genel olarak denetleyici, baskıcı, kısıtlayıcı davranışlar sergileme, gittiğiniz yeri, görüştüğünüz kişiyi, yaşam kararlarınızı kontrol etme arzusu
İstediği olmadığında küsme, surat asma, kendini acındırma, duygu sömürüsü
Dünyanın onun etrafında dönmesini, her zaman onu ve isteklerini kendi isteklerinizin önünde tutmasını bekleme
Sizin fiziksel, duygusal, cinsel sınırlarınıza saygı göstermeme, ihlal etme, “yapma” dediğiniz şeyleri bilerek ve zorlayarak yapma
Aşırı kıskançlık ve kıskançlığı normal gibi sunma
Ne kadar da tanıdık değil mi tüm bu anlatılanlar… Dileğim o ki yeni yılda ve tüm zamanlarda çok sevdiği için gözünden sakınan ama kendisinden sakınmayan eşler, namus bekçisi ağabeyler, babalar, akrabalar tüm kadınların yaşamından ırak olsun… Ve kadınlar da erkek evlat yetiştirirken biraz daha empati yapabilsin.
Ölü Kadınların Şarkısı
Kadına şiddet demişken son dönemde İzmir’in yeni özel tiyatrosu “Yeryüzü Sahnesi, İzmir”in Genel Sanat Yönetmeni, haber sitemizin de yazarları arasında yer alan Haluk Işık’ın sahnelediği “Ölü Kadınların Şarkısı” oyunundan söz etmek istedim.
Oyun Bosna Hersek’te bir sığınmacı kampında yaşayan tecavüze, tacize uğramış, yakınlarını kaybetmiş, sevdikleri gözleri önünde öldürülen savaş mağdur kadınların dramını ele alıyor. Özelde Bosna ele alınsa da aslında anlatılan tüm bu savaşlarda en büyük mağdurun kadınlar olduğu…
Nihal Geyran Koldaş’ın dilimize çevirdiği “Ölü Kadınların Şarkısı”nda rol alan kadın sanatçılar da oldukça başarılı. Aydan Uğurtan, Fatma Kaya, Yasemin Toprak, Aslıhan Işık, Tuğba Saçaklı ve Yıldız Akbıyık’ı gözünüzü kırpmadan izliyorsunuz.
Umarım bu güzel oyunu izleme olanağı bulursunuz.
Category: Köşe yazıları