Yılda yaklaşık iki milyona yakın yerli, 20 bine yakın yabancı ziyaretçiyi İzmir’e taşıyorlar. 23 yıllık genç bir şirket ama 82 yaşındaki Cumhuriyet’in Vitrini İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF) gibi bir çınarı, 100. yılına hazırlamak, genç nesillere aşılamak gibi zorlu bir misyonu da üstlenmişler.
İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat İşleri Ticaret A.Ş. İZFAŞ’ın ağırlıkla kadınlardan oluşan genç ve dinamik ekibinden Tanıtım ve Organizasyon Müdürü Aslı Demir, Ziyaretçi İlişkileri ve Ar-Ge Müdürü Ege Acar, Uluslararası İlişkiler Müdürü Zeynep Acar’la Kültürpark’taki yönetim ofisinde bir araya geldik. İZFAŞ’ın basın sorumlusu Kudret Yaman da sohbetimizde bize eşlik etti.
İZFAŞ’ın çalışanlarının da yaklaşık yüzde 80’inin kadın olduğunu öğreniyoruz sohbete başlarken. Aslı Demir, Ege Acar aynı dönemde işe başlamışlar, 10 yıldır bu kurumda görevliler. Zeynep Acar’sa kurumda 15 yılı geride bırakmış.

Fuar hepsinin yaşam biçimi olmuş. Özel günler, hafta sonu tatilleri onlar için çalışma gününden farksız. Yaşamlarını fuarların açılış ve kapanış tarihlerine göre biçimliyorlar. Bir fuar biterken bir sonraki yılın fuarı için çalışmaya devam ediyorlar.
Zeynep Acar, fuarcıkta sürekliliğin esas olduğuna dikkat çekiyor. Sürekli seyahat halinde bir yaşamı var. Dünyanın birçok yerini gezmiş. Bir fuarı düzenlemeden önce, dünyanın başka yerlerinde düzenlenen birçok fuarı incelemenin zorunlu olduğunu dile getiriyor. “Marble için 15 yıldır emek verdik. Bu kolay olmadı. Dünyadaki neredeyse bütün mermer fuarlarını dolaştık diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: 1998’de bizim düzenlediğimiz milli katılımlar öncesi yurt dışında doğru düzgün bir katılım yoktu. Kurduğumuz diyaloglar, yaptığımız birebir görüşmeler ve fuar ziyaretlerinin başarısıdır Marble. Bugün dünyanın neresine gidersek gidelim İzmir’in adını duyuran en önemli iki fuar mermer ve gelinlik fuarlarıdır. Daha önce ‘İzmir nerede?’ diye soruyorlardı görüşmeye gittiğimizde. Önce kentimizi tanıtmamız gerekiyordu. Yaptığımız reklamlar, dergi ve gazetelerde yer alan haberler, tanıtımlar diktiğimiz tohumlardı. Şimdi ektiklerimizin yeşerdiğini görmek hepimiz için büyük bir gurur kaynağı.”

İşlerinin bir yanını fuarlar, diğer yanını kongrelerin oluşturduğunu anlatan Aslı Demir, katılımcılar ve ziyaretçileri memnun etmek için etkinlikler düzenlediklerini dile getiriyor. Sektörün talepleri doğrultusunda bir yol haritası çizdiklerini anlatan Demir, Ancak şunu artık rahatlıkla söyleyebiliriz ki, İzmir’de çok önemli bir fuar kültürü oluştu. İzmirli fuarcılığı öğrenmeye başladı. İhtisas fuarlarında perakende birşey bulunmadığını biliyor” diyor.

İEF, her yıl yapılan küçük EXPO
İzmir EXPO 2020 çalışmaları için yoğun bir çaba harcarken, görüyoruz ki fuar ekibi aslında her yıl yeni bir EXPO çalışması yapıyor. Yaptığı tanıtım çalışmalarının her biri kent tanıtımıyla birlikte EXPO için de referans noktası oluyor. Aslı Demir bu noktada, İEF’nin aslında bir küçük EXPO çalışması olduğuna dikkat çekiyor ve şunları söylüyor: “İEF ülkemizin ilk ve tek genel ticaret fuarı. Aslında küçük EXPO da diyebiliriz İEF’ye. Dolayısıyla biz her sene düzenliyoruz zaten EXPO’yu. EXPO 2020 kapalı lobi sistemiyle çalışan bir oluşum. Hedef ülkeler belli, onlar seçiyorlar düzenlenecek kenti. EXPO’da gelişmeye açık dünya kentlerini seçmek istiyorlar. İzmir bu anlamda çok ideal ve bakir bir kent. İlk EXPO adaylığımız da bize çok deneyim kazandırdı. O kazanımlarla kümülatif anlamda İzmir’in tanıtımına çıkıyor her yol. Öte yandan EXPO’ya destek vermek için İZFAŞ olarak da çalışmalarımız var.”
İzmir’e gelen ziyaretçiye kenti yaşatıyoruz

Fuarda işini bitiren ziyaretçimiz akşam soluğu Kordon’da, deniz kıyısında alıyor, Kemeraltı’na yürüyerek gidiyor. İzmirliyle birebir kaynaşıyor. Bunu İstanbul’da, Antalya’da yaşayamazsınız. Antalya’da kongre merkezi, fuar, otel lobisi arasındasınız. İstanbul’da bir yerden bir başka yere gitmek günün yarısının kaybı demek. Ama İzmir öyle değil. Hatta yeni fuar alanı için de kimi zaman ziyaretçiler soruyor. Gaziemir, İzmir’e merkeze uzak diye düşünüyorlar. Oysa ulaşımda entegrasyonla bu sorun giderilecek.”
Ar-Ge sorumlusu Ece Acar, katılımcıların fuara gelmeden araştırma yapmasının çok önemli olduğuna dikkat çekiyor. Fuarlara gelen yabancı katılımcılarla ikili görüşme ortamı hazırladıklarını belirten Acar, Ancak fuar katılımcılarımız genelde KOBİ. Bu görüşmelerden kimi zaman gerektiğince yararlanamadıklarını görüyoruz” diyor.
KOBİ’lerin haklarını, fuar katılımında devlet desteklerini yeterince bilmediğini söyleyen Zeynep Acar da “Fuarlara gelen şirketlerin aynı zamanda ithalat ve ihracat konularında eğitim alması gerekiyor. Fuar süresince randevulu çalışmak zorundalar, gelmeden randevuların alınmış olması gerek. Fuarda boş geçirecek bir dakikalarının bile yok diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
Fuarın geri dönüşü üç yılda
Randevu kültürü Mermer Fuarı’nda yerleşti. Fuarın geri dönüşüne gelince, fuarlar genelde dört günde biter ama bir fuar en az üç yılda geri döner firmaya. Fuarlar süreklilik isteyen işlerdir. Siz bir fuara üç yıl ardı ardına katıldığınızda kurumlarda bir güven olşturmaya başlarsınız. ‘Fuara gittim, malımı satıp döneyim’ diye birşey yok. Geri dönüş uzun vadededir, çalışmak ister. Satış konusunda yabancı dil bilen eleman şart. Özel standlar çok etkiliyor ziyaretçileri. Standlarda düzenlenen etkinlikler, sunuş, dökümanlar önemli. Öte yandan yurtdışında düzenlenen fuarları mutlaka gezmek, görmek, iletişim kurmak gerek.”
Butik fuarlar yaygınlaşıyor
Tüm dünyada, fuarcılıkta butik fuarlara doğru bir yöneliş olduğunu dile getiren Zeynep Acar, sanal fuarcılıkta da bir takım gelişmeler olduğunu ama gerçek fuarların yerini tutamayacağını dile getiriyor. “Fuarlarda organizasyonlar yer değiştirmeye başladı. Artık Rusya, Çin, Hindistan’da düzenleniyor fuarlar. Çünkü Avrupa doydu” diyor.
İzmir’de düzenlenen bir çok fuarın İzmir Enternasyonal Fuarı’ndan doğduğunu dile getiren Ege Acar’sa butik fuarların oluşum sürecine ilişkin şunları söylüyor:
İEF yeni fuarlar doğuruyor

Fuarcılıkta lider ülkeyi sorunca, hemen hepsi aynı yanıtı veriyor, “Almanya” diyorlar. İZFAŞ’ın Hannover Messe gibi dünyada fuarcılık alanında lider ülkelerin şirketleriyle sürekli işbirliği içinde olduğunu dile getiriyorlar. Zeynep Acar Almanya’da fuarcılığın dev bir sanayi olduğunu vurgularken, “Almanya dünyada fuarcılık okulu olan tek ülke. İzmir’de de bir ara Ekonomi Üniversitesi kurmayı düşünmüştü. Yalnız İzmir’de Küçükyalı Kız Meslek Lisesi’nde Fuarcılık Bölümü açıldı. Bu sektör adına çok sevindirici bir gelişme. Almanya’nın bu başarısı dolayısıyla tesadüfi değil. Sektöre eleman yetiştiriyorlar diye ekliyor.
Fuarcılığı yaşam biçimi kabul eden, İzmir’in fuarcılığına emek veren tanıtım elçileriyle vedalaşırken, İZFAŞ’ın lokomotif üç fuarını soruyorum: Marble, If Wedding ve Travel Turkey diye yanıtlıyorlar
***
Mehmet Şakir Örs: Hedefimiz İEF’yi 100. yıla taşımak

Fuarlar kent ekonomisine ciddi katkı koyan işletmeler. İZFAŞ Genel Müdürü Örs, şirketin geçtiğimiz yıl simitçisinden taksicisine, otelcisinden lokantacısına getirdiği devinimle kent ekonomisine 500 milyon TL. katkı koyduğunu dile getirirken, “Fuarlardaki iş bağlantılarını düşündüğümüzde bu rakam 500 milyonun çok çok üstünde” diyor.
Yeni fuar alanı hayata geçtiğinde omuzlarındaki yükün daha da artacağını vurgulayan Mehmet Şakir Örs, yeni alanın şimdikinin beş katı büyüklükte olduğuna dikkat çekerek, 12 ay boyunca sürdürülebilir bir işletmecilik sergilemek zorunda olduklarını belirtiyor. 82 yıllık fuar deneyiminin EXPO için büyük avantaj olduğuna değinen Örs, bu yıl İEF’nin EXPO temasıyla uyumlu bir temayla kapılarını açacağını söylüyor.

Category: Köşe yazıları