Kentsel dönüşüm ve değişimin baş döndürücü bir hızla yaşandığı günümüzde, değil çocukluk anılarındaki mekanları, daha birkaç hafta önce gördüğümüz ya da ziyaret ettiğimiz bir parkı, okulu, işyerini, hanı ya da çeşmeyi bugün yerinde bulamamak, tahrip olduğunu görmek hüzün veriyor insana. Kentin kültürüne, kentin belleğine dair herşey elimizden hızla kayıp giderken yarınlara bırakabileceğimiz her belge çok önemli ve değerli.

Geçtiğimiz hafta Arkas Sanat Merkezi’nde açılan ve 2015 yılının İzmir’ine ait görüntülerini içeren “İzmir: Yarınlara Bir Miras” fotoğraf sergisi bu bağlamda önemli bir işlev yüklenmiş durumda. Geçen yüzyıllarda kentimizi gezen seyyahlar, gravürcüler ve fotoğrafçıların aktardıkları bilgi ve belgeler bizim için nasıl büyük bir miras ise, bu sergi de yarınlar için öyle bir anlam taşıyor.
Arkas Sanat Merkezi ve İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği (İFOD) ortaklığıyla düzenlenen sergide İzmir’in mimarisine, doğasına, kent kültürüne, renkli yaşamına ve insanına dair ne varsa görebiliyorsunuz. 18 Eylül-15 Kasım 2015 tarihleri arasında açık kalacak sergide, 6’sı Türk toplam 18 fotoğrafçının eserleri yer alıyor.

Çalışma süresince UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Bergama’nın yanı sıra İzmir’in cazibe merkezi ilçeleri Alaçatı, Ödemiş, Urla ile kent merkezinde Konak, Karşıyaka, Buca fotoğraflanmış. İnciraltı, Üçkuyular, Asansör, Kemeraltı, Basmane, Kuş Cenneti, Altınyol, Mavişehir, Uzundere ve Kadifekale’den her biri eşsiz güzellikte kentin farklı yönlerini yansıtan fotoğraflar elde edilmiş.
Çalışmaları geçtiğimiz yıl Eylül ayında başlayan ve mayıs ayına kadar süren sergi için Arjantin’den Nicolas Berlingieri, İspanya’dan Gabriel Brau, İtalya’dan Virgillo Bardossi, Valter Bernardeschi, Gulio Veggi, Mario Cioni, Kanada’dan François Nadeau, Macaristan’dan İstvan Kerekes, Pakistan’dan Muhammad Jahangir Khan, Polonya’dan Wojtek Laski, Tayland’dan Dow Wasiksiri, Ukrayna’dan Alexander Karvat, Türkiye’den Atilla Özdemir, Beyhan Özdemir, Murat Germen, Nilgün Özdemir, Selim Bonfil ve Yusuf Tuvi İzmir’i görüntülemek için deklanşöre basmış.

Sergide yer alan semtlere ilişkin yazıları ise Tufan Atakişi, Emin Başaranbilek, Orhan Beşikçi, Salim Çetin, Lütfü Dağtaş, Prof. Dr. Doğan Günay, Birsen Ferahlı, Haluk Işık, Ümit Yaşar Işıkhan, Bahri Karaduman, Hidayet Karakuş, Gönül Ocak, Selçuk Oğuz, Yrd. Doç. Dr. Beyhan Özdemir, Asuman Portakal, Hülya Soyşekerci, Yunus Bekir Yurdakul kaleme almış.
Kenti belgelemek

Serginin açıldığı ilk gün gerçekleşen imza gününde tanışma olanağı bulduğum sanatçıların kente dair söylemlerini, izlenimlerini sizlerle de paylaşmak istedim. Sürecin başından beri içinde olan ve kente gelen yabancı fotoğrafçılara deyim yerindeyse mihmandarlık yapan İFOD üyesi değerli sanatçılar Nilgün ve Atilla Özdemir, konuk sanatçıların belirlenen bölgelerde özgürce fotoğraf üretebilmesi için yardımcı olmuşlar. Fotoğraflarıyla projede yer alan Özdemir ikilisi de İzmir’i belgelemişler çektikleri her karede.

Böyle bir arşivin oluşmasına katkı vermenin bir fotoğrafçı için önemli olduğunu belirten Atilla Özdemir, “Normalde hepimizden 40 fotoğraf çekmemiz istenmişti. Ancak projenin yarattığı enerjiyle kentin her yerinden çekilen belki bine yakın fotoğraf eklendi bu arşive. Çünkü biz fotoğraflarımızı ne kadar iyi korusak da burada oluşacak arşivde kentin belleğinin daha iyi korunacağına inancımız tam oldu” diyor. Nilgün Özdemir ise yabancı fotoğrafçılarla çalışmanın kendisi için farklı bir deneyim olduğunu dile getiriyor.
Her biri alanında dünyaca ünlü ve profesyonel fotoğrafçılar için, “Hepsi İzmir’in modern ve renkli bir kent olduğunu bilerek gelmişlerdi, hiç önyargıları yoktu kente dair. En önemli özellikleri ise işlerine olan saygıları ve disiplinleriydi” diyor Nilgün Özdemir. Yaşadıkları sürece ilişkin şunları anlatıyor:

“Çalışırken fark ettik ki, bizim için sıradan olan görüntüler onlar için büyük değer taşıyor. Örneğin yoldan geçen bir simitçi, bir ekmek fırını, yemeklerin sunuluşu, Kordon’da kafelerde oturan gençler, kaybolup giden mesleklerin temsilcileri onlar için çok ilgi çekiciydi. Bir de hiç Türkçe bilmemelerine rağmen hakla kurdukları iletişim dili çok etkileyiciydi. Fotoğrafın evrensel dilini bir kez daha gördük.”
Nilgün Özdemir, “Yaptığımız iş biraz Foto Cemal’in çalışmalarına benziyor aslında” diyor. “Vakti zamanında günlük yaşama ilişkin çekilmiş günlük yaşamı sıradan bir İzmir gününü anlatan fotoğraflardı. Belki o gün kimse ilgilenmedi o fotoğraflarla. Ama bugün o dönemi okuyup o fotoğrafın hikayesini kafamızda oluşturmaya çalışıyoruz” diye ekliyor.
Zanaatkarlar büyük değer
Sergiye emek veren fotoğraf sanatçısı ve gazeteci Polonyalı Wojtek Laski, sayıları giderek azalan zanaatkarların fotoğraflarını çekmiş. Arkas Sanat Merkezi görevlisi Eli Filidis’in yardımıyla görüşlerini aldığımız Laski, İzmir’e meslek yaşamı boyunca daha önce iki defa gelmiş. Yaşamını Moskova, Varşova ve Paris’te sürdürdüğünü anlatan Wojtek Laski, İzmir’de kendisini en çok etkileyen görüntünün el emeğiyle yaşamını sürdüren küçük esnaf olduğunu söylüyor.

Bir hafta kaldığı kentte kendisiyle bir iç hesaplaşma yaşadığını da dile getiriyor Laski. “Keşke genç olsaydım ve kendi ülkemdeki esnafı ben de görüntüleyebilseydim. Bunu şimdi ancak Türkiye’de yapabiliyorum. Benim ülkemde en az 10 sene önce bitti bu işleri yapan insanlar. Burada hala bir saat tamircisini görmek, battaniyelerin elde üretildiğini gömek ve hatta şemsiyelerin tamir edildiğini görmek inanılmaz. Paris’te kimse bugün şemsiyesini tamir ettirmez. Bozulunca çöpe atar herkes” diyor.
Papa John Paul II’nin fotoğrafların çeken, Rusya ve eski Sovyet cumhuriyetlerinin siyasi ve sosyal dönüşümünü fotoğraflarıyla belgeleyen Wojtek Laski birlikte fotoğraf çektiği sanatçılardan da çok etkilenmiş. Değerli fotoğraf sanatçısı Yusuf Tuvi için “İzmir’in Rembrandı” deyimini kullanan Laski’yi sanatçıların herhangi bir ticari kaygı gözetmeden sadece kendileri için fotoğraf çekmeleri ise şaşırtmış ve etkilemiş.
“Tuzla Kuş Cenneti mutlaka korunmalı”

Sergi için Tuzla’daki Kuş Cenneti’ni fotoğraflayan vahşi dünyanın ünlü doğa fotoğrafçısı İtalyan Valter Bernardeschi İzmir’in doğal ortamına hayran kalmış. Kent için son derece değerli olan bu bölgenin korunması ve kendisi gibi fotoğraf sanatçılarının bölgeye gelip çekim yapabilmesi için küçük düzenlemeler yapılabileceğini dile getiriyor Bernardeschi. Sanatçı, bölgeye gidecek gözlem yapacak insanlara izin verirken doğru seçim yapılması gerektiğine dikkat çekiyor:
“Hayvanat bahçesini görmek isteyenlerle orada tabiatı ve kuşları rahatsız etmeden yürüyebilecek bilinçte insanları ayırmak gerek. Asla hayvanları rahatsız etmemek, tabiatı bozmamak ve sadece naturel hali görmek isteyen insanları oraya taşımak lazım. Hayvanat bahçesindeki hayvanları görmek isteyenleri değil.”
Kentin boğuluşunu yansıtmak
Sergide İzmir’in güzelliklerinin yanı sıra nasıl bir vahşi yapılaşma içinde olduğunu gösteren fotoğraflar da görüyorsunuz. Bu fotoğrafların sahibi sergiye İstanbul’dan katılan fotoğrafçı ve sanatçı Murat Germen. Kenti yüksek mekanlardan 270 derece panorama çekimlerle görüntüleyen Germen özel bir teknikle çektiği fotoğrafları birleştirmiş. Kentten ayrılırken nasıl bir İzmir fotoğrafı kaldı aklınızda diye sorduğumda şöyle yanıtlıyor Germen:

“Fotoğraflarını çektiğim yerleri daha önceki gelişlerimde görmemiştim. Açıkçası bende de bir hayal kırıklığı yarattı gördüklerim. Tahmin ettiğimden daha kötü bir yapılaşma ve ben buraları daha önce görmemişim. Çünkü buralara yolum daha önce düşmemiş. Beni boğan bir aşırı yapılaşma söz konusuydu ben de fotoğraflarımda bunu yansıtmaya çalıştım zaten. Bizim bu belleği oluşturmamız o kentin daha insani şekilde planlanmasına aracı oluyor mu bilemem, pek olmuyor gibi. Ama hiç olmazsa elimizde gösteremeyeceksek bile fotoğraflar üzerinden ‘Bakın, buraları daha önce böyleydi, biraz kendimize gelip toparlansak, korumaya başlasak iyi mi olur?’ diyebiliriz. Dikkat çekici bir belge oluyor. Ama bunun dışında bizim çabamız pek işe yaramıyor. Rant ve para ne biliyorsa onu yapıyor yani. ”
Tuvi: Basmane’ye bugün kim gitmek ister?

İzmir’in eski semtlerinden Basmane ile ilgili çektiği fotoğraflarla akıllarımızda yer eden fotoğraf sanatçısı Yusuf Tuvi ise bu serginin olumsuz kentleşmeye dikkat çekmesini diliyor. Türkiye’nin her kentinde kentsel dönüşümde olumsuzluğa doğru bir gidiş olduğunu söyleyen Tuvi, fotoğraf sanatçısı olarak kenti belgelemenin bir görev olduğunu belirtiyor. Basmane’nin şu anki kötü haline dikkat çekiyor:
“Basmane’ye bugün kim gitmek, oraları gezmek ister? Kemeraltı biraz kurtarıyor İzmir’i, onun dışında nereye gidebilirsiniz? Biraz belki Karşıyaka’da Bostanlı var mesela. İnciraltı eski halini kaybetti, artık gittikçe azalıyor gideceğimiz yerler. Yine Çeşme ve Alaçatı. Eskiden bayılırdım o eski evlerin arasında dolaşmaya. Şimdi Paris oldu, kişiliği kalmadı oraların. Bunun gibi İzmir’in de kişiliğini kaybetmesinden korkuyorum. Bu şehirleşme kentleşme her yeri sarmış durumda. Endişe etmemeye imkan var mı?”
Arkas Sanat Merkezi’nde kentin belleğini yarınlara aktarmaya çalışan serginin girişi ücretsiz. 11 Kasım 2015 tarihine kadar saat 10. 00-18. 00 arasında gezebileceğiniz sergi bayramın ikinci günüden başlayarak açık.