Osman Bayatlı, Cumhuriyet dönemi sonrası Türkiye’nin ilk arkeoloji müzesini Bergama’ya kazandırmış
Geçen gün kitaplığa bakarken sararmış yapraklarıyla eski bir kitap dikkatimi çekti. Kitap İzmir’de, Kültür Matbaası’nda basılmış, 1968 yılında. Adı “Şifalı Otlar ve Lokman Hekim”. Kapakta panterin üzerinde oturan Lokman Hekim’in bir resimi var. Resimin altında da “Hastasına ilaç götüren Lokman Hekim” yazısı.
Kitabın yazarı, yaşam öyküsünü okuyunca çok etkilendiğim bir başöğretmen, Bergama’nın bugünlere gelmesine büyük katkı koyan bir araştırmacı, fotoğrafçı, müzeci, tarihçi, halk bilimci ve idealist bir insan. Sözünü ettiğim yazar, Cumhuriyet dönemi sonrası Türkiye’nin ilk arkeoloji müzesinin kurulmasına ön ayak olan, Bergama Müzesi’nin ilk müze müdürü Osman Bayatlı. Gerçek bir Bergama sevdalısı olan Bayatlı, ilgisi, bilgisi ama en çok da sevgisiyle kentine dair 23 kitap yazmış bir araştırmacı.
1892 yılında Manisa’nın Kırkağaç ilçesinde doğan Osman Bayatlı, İzmir Muallim Mektebi’nden 1913 yılında mezun olmuş. İzmir’in değişik okullarında öğretmenlik, müdürlük ve bir dönem de gazetecilik yapmış. 1919 yılında memleketi Kırkağaç’a dönmüş ve muhasebe memurluğu yapmaya başlamış. Ancak Yunan işgali başlayınca, iki yıl İzmir Sıhhiye Mektebi başöğretmenliğine atanarak savaş yıllarında ülkesine hizmet etmiş. 1923 yılında Bergama Gazipaşa Numune Mektebi’ne müdür olarak atanmış.
Kenti çok seven Bayatlı’nın bir süre sonra Çeşme kazası Numune Mektebi Müdürlüğü’ne tayini çıkmış. Ancak Bergama’ya olan aşkı nedeniyle kentten ayrılmak istememiş ve öğretmenlikten istifa etmiş. 1926 yılında henüz müze olmadığı için Bergama Akropolü’nde bulunan antik eserler deposuna muhafız memur olarak atanmış. 1932 yılında inşaatına başlanan bugünkü binanın yapımına büyük katkı vermiş. 1936 yılında açılan müzenin ilk müdürü olmuş. (*)
1958 yılında, 65 yaşında yaşama veda edene kadar üretmekten vazgeçmemiş Bayatlı. Bergama’da başöğretmen ve müze müdürü olarak 1923-1957 yılları arasında görev yapan Osman Bayatlı vizyoner yapısıyla kentin önde gelen kişileri arasında yerini almış. Yaş haddinden emekli olduğu 1957 yılında Türkiye Müzeleri Milli Komitesi’ne üye olarak seçilmiş. Emekli olsa da, vefat ettiği 15 Nisan 1958 tarihine kadar müze müdürlüğünü sürdürmüş.
Kenti bugün UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne taşıyan sürecin ilk tohumlarını atan kişilerden birisi olan Bayatlı, hem kentteki arkeolojik değerlerin ayağa kalkması için çalışmış hem de halk bilimi alanında yaptığı çalışmalarla Bergama’nın geleneklerini, değerlerini geleceğe taşıyacak eserler vermiş. 1937 yılında düzenlenen ilk Bergama Kermesi’nden yaşamını yitirdiği yıl düzenlenen 21. kermese kadar görev almış, kentin tanıtımı için çalışmış. Bergama’da etnoğrafya müzesinin kurulması için eserler toplamış. Öte yandan Atatürk’ün kendisine hediyesi olan fotoğraf makinasıyla yıllarca Bergama’nın ören yerlerini fotoğraflayarak belgelemiş.
Kitapları yeniden basılacak
Osman Bayatlı’nın kentin arkeolojik tarihine, halk bilimine, kültürüne, mimari yapısına, gelenek göreneklerine, şifalı otlarına kadar önemli tüm değerlerini kayda aldığı kitapları çok yakında Bergama Belediyesi tarafından kültür hizmeti olarak yayımlanacak.
Bu kitapların telif haklarını Bergama Belediyesi’ne bağışlayan, Bergama’nın geleceğine yön veren insanlardan birisi olan Osman Bayatlı’nın bugün hayatta kalan tek çocuğu Güngör Bayatlı Aydemir ile Karşıyaka’daki evinde buluştuk, söyleştik. 1931 yılında doğan ve Bergama’nın birçok ilkine tanıklık eden Güngör Hanım’la babasını, eserlerini, Asklepion’da ve Akropol’de geçen çocukluğunu, Bergama’daki yaşamlarını, kentin babasına olan vefasını konuştuk. Sohbetimizde bize Güngör Hanım’ın, babasını adını taşıyan oğlu Osman Aydemir de eşlik etti, dedesinden kalan aile albümündeki fotoğrafları da bizimle paylaştı.
Arkeologlara hocalık yapmak
Güngör Bayatlı Aydemir, babası Osman Bayatlı’nın eserlerinin yeniden basılacak olmasından büyük mutluluk duyduğunu dile getiriyor konuşmamızın başında. Aydemir, “Bu kitaplarla Bergama’nın eski adetleri yeniden anımsanacak, söylenceleri, türküleri, halk dansları, gelenekleri unutulmayacak. Gençler de müzenin ilk kurucusu Bergama sevdalısı Osman Bayatlı’yı daha yakından tanıyacak. Bizler Bergama’yı babamla tanıdık, sevdik. Onun bilgileriyle öğrendik. O bir arkeolog değildi ama bir arkeologdan daha bilgiliydi. Yeni Cami’nin evkaf dükkanlarında yeri vardı. O küçücük dükkanlar kimleri ağırlamadı bir bilseniz. Ne prensesler, araştırmacılar, arkeologlar, komutanlar ağırladı oradaki iki dükkan. Hep Bergama çevresinden insanlar gelir, babam da sürekli, yazar, notlar tutardı.Arkeologlar mezun olduğunda onun yanına asistan olarak gönderilirdi” diyor.
Sözlerini “Babam eserlere hep meraklıymış, Kale’deki depo halinde bekletilen eserleri incelermiş” diyerek sürdüren Güngör Aydemir, babasının 1936 yılında açılan Bergama Müzesi’ne müdür olduktan sonra çıkartılan eserlerin korunması için de çok çaba harcadığını belirtiyor. “Asklepion’un kazılması, direklerin dikilmesi, tiyatronun yapılması başlı başına bir işti. Buralardaki antik eserler ortaya çıkarken başında hep babam vardı. Çok titizlenirdi eserler için. Bazen Almanlar’ın kazı yaptığı zamanlarda çalıntı şeyler olurmuş, sonradan Alman arkeologlara da nezaret etmiş kazılarda” diyor Aydemir.
Güngör Bayatlı Aydemir’le söyleşimizi aktarmayı sürdüreceğiz.
(*) Eyüp Eriş, Uluslararası Bergama Sempozyumu – 2011 Bildiriler – 2. Cilt
Yazar Saadet Erciyas’ın önceki “Kent-Yaşam” yazıları:
[catlist id=18 pagination=no]