Balerin Şenay Sönmez’in “Tombul balerin”leri hayran bırakıyor
Bir peri misali ince ve zarif görüntüleriyle insanları büyüleyen balerinler gibi ayak parmaklarının üzerinde dans edebilmek için kimbilir kaç kişi ayağını incitmiştir çocukluğunda. Sanatla uğraşmayanlar için ayak parmakları üzerinde birkaç saniye durmak bile zorken; balerin, koreograf, ressam Şenay Sönmez parmaklarının ucunda tam 38 yıl geçirmiş. On yıl süren zorlu bir eğitimin ardından, 28 yıl boyunca İzmir Devlet Opera ve Balesi’nde kadrolu sanatçı olarak sahne almış.
Ankara Devlet Konservatuarı Bale İleri Yüksek Bölümü mezunu Sönmez, çocukluğundan beri balenin yanında resim yapmayı da sürdürmüş. Minyatürlerinin yer aldığı ilk sergisini ise 15 yaşında açmış. Ressam ve ebru sanatçısı annesi Gülseren Sönmez başta olmak üzere ailesinde çok sayıda ressam bulunan Şenay Sönmez’in son yıllarda büyük ilgi gören resimlerinin teması ise oldukça ilginç. Yaşamı boyunca mesleği gereği zayıf olmak durumunda kalan Sönmez’in resimlerindeki figürler “tombul balerinler” ve “tombul baletler”…
Konak’ta İzmir Devlet Opera ve Balesi Elhamra Sahnesi’nin arka sokağında, pasaj içindeki küçük bir çay ocağında buluşuyoruz balerin Şenay Sönmez ile. Taburelerde çaylarını, kahvelerini yudumlayan, poğaçalarını atıştıran senfoni, opera ve bale sanatçılarını selamladıktan sonra birer çay içip oradan ayrılıyoruz. Söyleşimizi İzmir Devlet Tiyatrosu Konak Sahnesi’nin bahçesindeki kafeteryada sürdürüyoruz.
“Parmakların ucunda bir yaşam”
Şenay Sönmez’e balerinleri neden tombul çizdiğini soruyorum. “Bu bir tepki, bir ret edişin ifadesi” diyor. Yaşamı boyunca sabah saat altıda kalktığını, bir balerin için disiplinin vazgeçilmez olduğunu söylüyor. Balenin vücudun doğasına aykırı bir sanat olduğunu dile getirirken, “Bale aslında çok zor bir sanat. Hep parmaklarınızın ucundasınız. İnsan anatomisine aykırı. Hep kontrollü olmak, her gün egzersiz yapmak zorundasınız. Ayak parmaklarınız, tırnaklarınız zaman içinde bozulur. Benim vücudumda kırılmadık kemik kalmadı neredeyse. Bir süre sonra stres de vücutta kırık yapabiliyor. Ama sevdiğiniz şeyleri yapmak fedakarlık ister, ben hep bale yapmak istedim ve zorluklarına karşın vazgeçmedim” diyor. Bir balerinin 35 yaşına kadar sahnede bale yapabildiğini belirten Şenay Sönmez, 40 yaşından sonra sanatçıların Birim Dans Tiyatrosu Topluluğu’nda görev aldığını anlatıyor.
“Balerinler de şişmanlar”
Balerinlerin de yıllar içinde yaşla birlikte kilo alabildiğini söyleyen Şenay Sönmez, “Hayat çok güzel, yaşamınızı ıspanak, maydanoz yiyerek sürdüremezsiniz. Ben de sanat yaşamım içinde bir dönem kilo aldım. İşte o evrede benim şişman balerin temalı tablolarım ortaya çıktı. Bu biraz da kendi kendimle dalga geçmemin yansıması” diyor. Şenay Sönmez’in tablolarındaki tombul balerin ve baletler öylesine estetik ki; resimlere bakarken bir oyunun sahnesini seyrediyormuş hissine kapılıyorsunuz. Bu fikrime, “Haklısınız, çünkü burada bir ressam balerin çizmiyor. Gerçek bir balerin o resimleri çiziyor. O nedenle figürler, sahne bu kadar gerçekçi” diyerek onaylıyor görüşümü. Resimlerini akrilik boyalarla yapan Şenay Sönmez, balenin büyülü dünyasını yansıttığı resimlerinin en çok da baledeki arkadaşları tarafından beğeni aldığını anlatıyor.
Resime başladığından beri hayranı olduğu balerinleri çizdiğini söyleyen Sönmez, ilk yıllarda zayıf olan balerinlerinin kendisindeki değişimle kilo aldığını belirtiyor. Şenay Sönmez, “Resimlerimde bir balerinin sahnedeki her figürünü yansıtıyorum. Resimlerdeki yüz kendi yüzüm. Zaten diğer sanatçılar da böyledir. Kişi kendine benzeyeni yapar. Tualin karşısına oturduğunda doğaçlama yapıyorum resimlerimi. Ben balenin ortasındayım zaten. Kıyafetler, süslemeler, figürler, koreografi bana ait. Kendime bir yolculuk yapıyorum resimlerde. Balerinler gibi baletlerim de şişman. Böylesine renkli olmasının nedeni ise benim hayata pozitif bakışımla ilgili. Pembeler, morlar, çiçekler, süsler beni yansıtan detaylar” diyor. İstanbul’da, Çanakkale’de ve İzmir’de çok sayıda sergi açan Sönmez, resim sanatındaki başarısıyla İtalya’da Roma Üniversitesi’nin resim bölümüne konuk öğrenci olarak kabul edilmiş.
“Her çocuk balerin olmaz”
Bir balerinle söyleşmeye başlamışken, bizim toplumumuzda annelerin kız çocuklarını bir bale kursuna yazdırma merakını soruyorum. 19 yıl boyunca bir dans okulu işlettiğini ve çocuklara bale eğitimi verdiğini anlatan Şenay Sönmez, balenin beden için çok önemli olduğunu söylüyor. Bugün sahnede kendisinin eğitim verdiği öğrencilerle oynadıklarını anlatırken, “Bale eğitimi alan çocuğun kulağı klasik müzikle doluyor, çocuk bedenini tanıyor. Bedeniyle barışık yaşıyor ama öte yandan her aile çocuğunu olağanüstü görüyor. Ne yazık ki bu kurslara gidenlerin çok azı balerin olabiliyor. Ben bugün eğitim verdiğim altı öğrencimle sahneye çıkıyorum. Bu inanılmaz güzel bir duygu. Çocuklarla çalışmak gerçekten çok keyifli” diyerek mutluluğunu dile getiriyor. Aynı zamanda koreograf olan Şenay Sönmez’in “Türk Hamamı”, “Arayış”, “Jetira”, “Tango Trio” adlı eserleri de bulunuyor. Koreografiyi de “dansın edebiyatla anlatımı” olarak tanımlıyor Sönmez.
“Az yer, dinamo gibi enerji üretiriz”
Halk arasındaki “balerinler az yer” inanışının gerçek olduğunu söyleyen Şenay Sönmez, az yemelerine karşın enerjilerini çok çalışmaktan aldıklarını söylüyor. “Enerji enerjiyi doğuruyor aslında. Hareket ettikçe çalışıyor, çalıştıkça açılıyorsunuz. Bir dinamo gibiyiz yani. Enerjimiz aşktan geliyor. Sahneye her çıkışımız bir heyecan bizim için. Her oyunda bu böyle, değişmez. Finalde her zaman gözlerim dolar, şükrederim mesleğimi yaptığım için. Alkış, dolu dolu gelen alkış müthiş bir enerji verir. Ama binadan çıktığımızda normal insanlar oluveririz işte” diye konuşuyor.
“Dünya balede çok ileride”
Ülke olarak balede bulunduğumuz yeri sorduğumda, “Kötü yerde değiliz, ama dünya çok ileride” diye yanıt veriyor Şenay Sönmez. Balenin Türkiye’de yetişmiş Ayşem Sunal, Oğulcan Borova gibi bir anda aklına geliveren çok önemli sanatçıları olduğunu paylaşıyor. Sanat yaşamı boyunca İzmir Devlet Opera Balesi’nde görev alan Şenay Sönmez, İzmir’in bale eğitiminde çok başarılı bir kent olduğunu anlatıyor gururla. “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda oldukça yüksek bir bale eğitimi veriliyor. Devlet Opera Balesi’nde özellikle son dönemde buradan mezun çok başarılı bir kadro sahne alıyor” diyor.
“İzmirli baleyi sever”
Oyun sayısı açısından da İzmir’in oldukça iyi bir performansı olduğunu dile getiren balerin Sönmez, mesleğe başladığı ilk yıllar 40 kişilik bir kadroyla yılda iki oyun oynadıklarını anlatıyor. “Bu süreçte seyircinin niteliği değişti, oynadığımız oyun sayısı yıl içinde altı yediyi buluyor. Kadromuz arttı. Üniversite öğrencilerinin ilgisi daha da çoğaldı” diyor. Bir bale sanatçısı olarak İzmir seyircisinin verdiği enerjiden de çok mutlu olduklarını söylüyor Şenay Sönmez. “Bizim her oyunumuz kapalı gişe oynar. Mekanımız daha büyük olsa eminim İzmirli seyirci orayı da doldurur. Bir sanatçı olarak belediyenin ciddi anlamda bir çalışmayla, önemli mimarlarla birlikte büyük bir sahne tasarlamasını çok isterim. Bizim sahnemiz 420 seyirci kapasiteli” diye ekliyor.
Ayak parmaklarının ucunda bir yaşam
Category: Köşe yazıları