Sevdiklerimizin sıkıntılarını duyunca üzülüyor ama şekerli besinler tüketmekten, gazlı içecekler içmekten, karbonhidratı yüksek besinler yemekten, kızartmalardan uzak duramıyor, yürümeden hareket etmeden bir hap alıp, mucizevi bir şekilde kilolarımızın gitmesini bekliyoruz. Ne yazık ki, böyle bir mucizenin olmadığını hastalık kapımıza geldiğinde fark ediyoruz.
Dünya Sağlık Örgütü sıklığı giderek artan diyabet için “salgın” kavramını kullanıyor artık. Oysa doğru beslenme ve hareketle önlenebilen bir hastalık olan diyabet için doktorlar bize her fırsatta, “Herşey senin elinde. Bu hastalıkta mucize sensin!” diyorlar.
Haydi “diyabet okulu”na

Yıl boyunca sürdürülmesi planlanan eğitimler haftada dört gün 20’şer kişilik gruplara verilecek. Eğitime katılabilmek için hastanenin “endokrin” bölümüne bir kez muayene olmak gerekiyor. Bu eğitimi almak için mutlaka diyabetli olmak da gerekmiyor.

Diyabet okulunda eğitimler Doç. Dr. Gonca Örük, Beslenme Uzmanı Diyetisyen Nesil Gören Atalay, Uzman Dr. Esin Kılıçaslan, Fizyoterapist Hülya Atalay ve diyabet hemşireleri Sevil İşli, Nigar Özen, Nihal Alikalfa ve Aysema Ünsal tarafından veriliyor.
Eğitime ben de katıldım

Program gereği diyabette tıbbi beslenme tedavisi, insülin tedavisi ve diyabette insülin dışında kan şekerini düzenleyici ilaçlar, diyabetin akut ve kronik komplikasyonları, diyabette psikiyatrik yaklaşım, diyabetle yaşam, diyabette fiziksel aktivite ve egzersiz konularında eğitim verileceğini biliyordum. Bu eğitimlere diyabetli bireylerin ayak duyu muayeneleri, tansiyon, boy, kilo ölçümleri de eklenmişti.

Doç. Dr. Örük, “Bize gelen hastaların elinde genelde açlık şekeri ölçümlerini görüyoruz. Oysa tokluk şekeri de açlık şekeri kadar önemli. Tokluk kan şekeri bize hastanın kalp rahatsızlığına ilişkin önemli ipucu veriyor” derken, bel çevresindeki yağlanmaya da dikkat çekti. “Vücut ağırlığının yüzde 5-7 arasında azalması hastalığın ortaya çıkmasını engelliyor” diyen Doç. Dr. Gonca Örük, hastaların diyetine uyup doğru beslenmesi ve kilo vermesi durumunda hipoglisemi sorunundan da kurtulabileceği bilgisini paylaştı.
Mesleğe başladığında diyabet görülme sıklığının yüzde 7. 2 olduğunu belirten Doç. Dr. Örük, “2010 yılında uzman olduğumda bu rakamlar iki katına çıktı. Yüzde 13. 7’ye vardı” derken diyabeti engellemek için “yürümek, doğru beslenme, eğitim ve ilaç kullanımının önemine değindi. Açlık kan şekerinde hedefin 70-120 miligram/desilitre, iki saat sonra ölçülen tokluk kan şekerinin 140-160 miligram/desilitre, üç aylık kan şekeri düzeyinin ise 6,5 olması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Örük, “Diyabet iyi tedavi edilmezse kalp, böbrek, tansiyon, nöropati, göz dibi kanaması, ayakta yaralar gibi sorunlar gerçekleşebilir. Diyabet eşittir damar hastalığı diyebiliriz. O nedenle diyabetlilerin kesinlikle sigara içmemesi gerek” bilgisini paylaştı.
Duy da inanma

“Şekeri düşürmek için tarçın, limonlu yoğurt, çörek otu, zeytin yaprağı ya da baharatlar işe yaramaz. Bunları kullanıp karaciğerinizi yormayın. Bu hastalıkta mucize sizsiniz. Direksiyona kendiniz geçerek hastalığı yenebilirsiniz ya da ilerlemesini önleyebilirsiniz. İlaçlarınızı doğru kullanın, doğru beslenin, ara ve ana öğününüzü atlamayın, hareketinizi düzenli yapın. En az 3 litre suyunuzu için. Vücudunuz bu soruna mutlaka doğru cevabı verecektir. Her duyduğunuza da inanmayın lütfen. ”
Diyabet hastaları için doğru beslenmenin çok önemli olduğuna değinen Diyetisyen Nesil Gören Atalay, “Evlerinizde bir dijital terazi olsun. Herkesin ölçüye yaklaşımı farklı. Ama gramajını doğru ölçerseniz doğru da beslenirsiniz. Eğer mümkünse bir de cep terazisi edinin. Doğru miktarda yediğinizde sonuç aldığınızı göreceksiniz” dedi.

Türk halkının yemeklerde tuzu çok fazla tükettiğini de belirten Diyetisyen Nesil Atalay, “Günlük tuz tüketimimiz 1 çay kaşığı iken biz 18 gram kullanıyoruz. Japonya’dan sonra en fazla tuz tüketen toplumuz. Tuzu azalttığınızda ödeminiz de azalacak. Ayrıca tuz tüm gazlı içeceklerde de bulunuyor. Ev salçası da aynı şekilde çok tuzlu. Turşu yine öyle. Bunlara dikkat etmemiz gerek” dedi.
İdeal kiloya ulaşırken kızartmaların yaşamımızdan çıkartılması gerektiğini anlatan Atalay, bel çevresindeki yağlanmaya da değindi. Kadınlarda bel genişliğinin 80 santim, erkeklerde 94 santimin altında olması gerektiğini belirten Nesil Gören Atalay, “Diyabetik ve light ürünleri alırken etiketlerini mutlaka okuyun. Ama sadece şeker kısmına değil yağ ve karbonhidrat değerine de bakın. Ürünün light olması yağının düşük olması anlamına gelmez” bilgisini paylaştı.



Category: Köşe yazıları