Tüm bu olayların yanında, toplumu derinden sarsan önemli bir sorunsa çocuklara yönelik cinsel istismar olaylarındaki artış. Kız-erkek demeden, çok küçük yaşlarda, kimi zaman ailesinin yanında kimi zaman devletin korumasındayken yaşanıyor. Kimi zaman da emanet edildikleri özel yurtlarda… Çocuklara yönelik cinsel istismar davaları herkesi derinden yaralıyor.

İzmir Barosu’nun sayısı giderek artan cinsel istismar olaylarından dilenen çocuklara, çocuk yaşta evliliklere karşı yoğun bir çalışma içinde olduğunu dile getiren İlke Erol ile İzmir Barosu’nda buluştuk. Çocuklar konusunda karnesi kırıklarla dolu toplumumuzu, istismar davalarında çocukları örseleyen konuları, alınan önlemleri ve yapılan eğitim çalışmalarını konuştuk.
Cinsel suçlar ön planda
İzmir Barosu’nda yıllardır hizmet veren Çocuk Hakları Komisyonu geçtiğimiz yıl Çocuk Hakları Merkezi’ne dönüşmüş.Bir merkeze dönüşünce daha fazla ihbar geldiğine dikkat çeken Avukat Erol, Adliye’nin içinde, Ceza Mahkemeleri bölümünde açılacak merkeze ulaşmanın da daha kolay olacağını söylüyor. Çok yakında acil durumda ailelerin arayıp hukuki yardım için başvurabilecekleri, merkeze ait özel bir telefon numarasının da devreye gireceğini belirtiyor İlke Erol.

Türkiye genelinde işlenen suçların yüzde 46’sının çocuklara karşı işlendiğini, bu suçlarda cinsel istismarın ilk sırada olduğunu söyleyen İlke Erol, “Cinsel suça maruz kalan çocukların illere göre dağılımında İstanbul bin 234 ile birinci, İzmir 786 ile ikinci Adana 528 ile üçüncü sırada yer aldı” diyor. Avukat Erol, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocuklara ilişkin verilerine göre; 2014 yılında 1377’u erkek, 9 bin 718’i kız çocuğu olmak üzere 11 bin 95 çocuğun cinsel suçlara maruz kaldığı bilgisini veriyor.
İstismar yakından geliyor
İzmir’in boşanma oranının en yoğun olduğu il olması, göçler, ekonomik kriz gibi nedenlerin bu suçların artmasına etkisini sorduğumda İlke Erol, “Bu söyledikleriniz de belki etkili ama istismar daha çok aile içinden geliyor. Çocuk dediğimizde istismar, pedofili, ensest öne çıkıyor” diyor. Pedofilinin son yıllarda dünyada ve Türkiye’de gizli kalan ama çocuk istismarının en önemli problemi olduğunu vurgulayan Erol, şu bilgileri paylaşıyor:

Çocuk İzlem Merkezleri artmalı
Cinsel istismar yaşayan çocukların, öncelikle Sağlık Bakanlığı’na bağlı olan Çocuk İzlem Merkezi (ÇİM) yetkilileriyle görüşmesinin çok önemli olduğuna değinen Avukat İlke Erol, çocukların tekrar mahkemeye çağırılmaması gerektiğine dikkat çekiyor. “Çocuklar yaşadıkları olayı tekrar tekrar anlattığında ciddi biçimde etkileniyorlar. İlerisi için travma riski yaratıyor bu durum” diyen Erol, sözlerini şöyle sürdürüyor:

Baro hemen akla gelmiyor
Cinsel istismar vakası geldiğinde Baro’nun hemen hukuki destek sağladığını anlatan İlke Erol, bu tür olaylardan çoğu kez olay medyaya yansıdığında ya da avukat barodan yardım istediğinde haberdar olabildiklerini belirtiyor. “Olay yaşandığında akla ilk önce Baro gelmiyor, ama Çocuk Hakları Merkezi Adliye’de açıldığında aileler Baro’ya doğrudan ulaşabilecek. Ayrıca merkeze ailelerin yanı sıra rehber öğretmenler ve hatta çocuklar kendileri de başvurabilecek ya da ihbar edebilecekler. Çünkü Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre bu çocukların bir hakkı” diyor.
Çocuk yaşta evlilik
Çocuk Koruma Kanunu’na göre 18 yaşa kadar olan herkes çocuk olarak kabul ediliyor. UNICEF’in verileri ise hem dünyada hem Türkiye’de gerçeklerin farklı olduğunu gösteriyor.

Sorun dağ gibi
Türkiye Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi ilk imzalayan ülkelerden biri aslında. Türkiye 1995 yılında bu sözleşmeye imza atmış, yasalar da çıkarmış olmasına karşın uygulama da sıkıntıları hala aşamamış durumda. Avukat İlke Erol konuştuğumuz konuların yanı sıra sosyal hizmet kurumlarında da çocuk cinsel istismarıyla karşılaşıldığını, yatılı eğitim kurumlarına dikkat çekilmesi gerektiğini dile getiriyor. Erol, çocuklarda madde bağımlılığının arttığına dikkat çekerken, dilendirilen çocuklar konusunun da artarak büyüyen bir soruna dönüştüğünü vurguluyor:

Eğitim önemli
Çocuk davalarında doğru davranış için kurumdaki avukatların da eğitim aldığına değinen İlke Erol, kurum olarak hem belediyelerle, hem sivil toplum kuruluşları ve okullarla çalıştıklarını, farkındalık eğitimleri verdiklerini anlatıyor. İstismara uğrayan çocukların ve ailelerin mutlaka rehabilite edilmesi gerektiğine değinen Avukat İlke Erol, “Bu olayların yaşanmaması için okul müfredatlarında erken yaşta çocuk hakları eğitiminin konulması gerekiyor. Orta öğretimde ise kız ve erkek çocuklar için cinsiyet eşitliği konusunda iletişim dersleri olmalı. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi içinde önemli bu cinsiyet algısı” görüşünü paylaşıyor.
Category: Köşe yazıları